Emre son derece nazik, son derece duygulu bir şekilde davranmış, hayallerindeki gibi bir beraberliğin ilk ışıklarını kalbinin derinlerinde duymasına sebep olmuştu. Onun gözlerinin içine bakarak konuşması, gülümsemesi, konuşurken gözlerinin içinde pırıldayan ışıklar, bakışları Seda'yı rüya gibi bir dünyanın içine alıp götürmüştü. Annesinin sesiyle daldığı âlemden irkilerek uyandı: - Kızım, baban çay istedi, hemen demleyiver. - Tamam anne. Hemen yaparım. Saliha hanım odaya, kocasının yanına döndü. Kapıdan içeriye girince kulağına fısıldadığı haberin merakı içindeydi. Kanepeye, Rıfat beyin yanına oturdu. - Nedir mesele Rıfat bey? - Bekir geldi. Bizim dükkanın yanındaki lastikçi. Baldızının bir oğlu varmış. Askerden gelmiş yeni, marangoz atölyesi varmış. Efendi, aklı başında bir çocukmuş. Bekir'i tanırım, iyi adamdır. Mazbuttur. İyi bir esnaftır. Hanımı da iyi kadındır. Gelsinler dedim ben. Seda için iyi bir kısmet. Saliha tedirgindi. Kaşlarını kaldırdı: - Kıza sormadan böyle bir şey demeseydin Rıfat bey... Adam derin bir soluk aldı: - Ben de öyle düşündüm önce ama bazı şeyler söyledi. Tedirgin etti beni. Saliha hanım merakla baktı kocasına: - Hayırdır Rıfat bey? - İleri geri konuştu Bekir. Kıza sorayım dediğimde haklısın Rıfat ağabey dedi, kızın aklında başka biri vardır belki dedi. Benim midemi bulandırdı bu laflar... Saliha hanım kafasını salladı: - Biçimsiz konuşmuş... Öyle laf edilir mi hiç? - Elin ağzı torba değil ki büzesin hanım... Ben de sinirlendim bu lafa, gelsinler dedim. Hem iyi bir çocuksa neden olmasın? Kız büyüdü artık. Yaşı geldi. Bu sırada Seda çayları getirmişti. Babasına bardağını uzattı: - Sağol kızım, gel otur bakalım şöyle... Konuşalım seninle biraz. Seda şaşırmıştı. Hemen koltuğa ilişti. Rıfat bey boğazını temizledi, çayından bir yudum aldı: - Kızım, bugün Bekir geldi... Baldızının bir oğlu varmış, sana talipler. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı. Yüreği çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı. - Ama baba! Saliha hanım elini kaldırdı, Seda sustu. Ağlamak istiyordu o anda.... Yerinden fırlayarak odadan dışarı attı kendini. Saliha hanım ve Rıfat bey arkasından bakıp kaldılar. Ceyda kitaplarını kapatıp Eda'ya baktı: - Seda'yı görecektin, tazı gibi titriyordu... Ama Emre de harika bir çocuk doğrusu. Eda dudaklarını büzdü: - Bu işin sonu nereye varacak? Babam duyarsa mahveder ikinizi de. Bence boş hayallerin peşinde koşuyorsunuz. - Aman Eda, sen de hep böylesin... Ne olacakmış? Gelir ister Seda ablamı... O da istedikten sonra vermeyecek değil ya... DEVAMI YARIN