Ozan sigarasını söndürdükten sonra saatine baktı. Beş dakika kalmıştı zilin çalmasına. Okulun kapısına doğru hareketlendi. Çok geçmeden zil sesi duyuldu ve bir süre sonra Funda koşar adımlarla delikanlının yanına geldi: - Canım! - Merhaba, o kadın yok değil mi etrafta? - Hayır! çok özür dilerim hayatım, inan ki onu karşımda görünce ben de şoke oldum! - Bu kadından kurtulmalıyız Funda, mutluluğumuzu engelliyor bizim. Genç kız üzgün bir şekilde baktı Ozan'a: - Biliyorum canım; ama beni babama söylemekle tehdit ediyor. Nefret ediyorum ondan. Kendimi o kadar güzel hazırlamıştım ki hafta sonuna. Her şeyi berbat etti. Genç kız ağlamaklıydı, burnunu çekip yeniden devam etti: - Eğer babam duyarsa beni mahveder Ozan. Bilmezsin onun huyunu. Okuldan bile alır. O duyarsa başıma gelecekleri düşünmek bile istemiyorum. Ozan düşünceliydi: - Bir plan yapmalıyız. Bu kadından kurtulmanın bir yolunu bulmalıyız. Birden gözlerinin içi parladı: - Gel, şurada oturalım, bir planım var. Hemen oracıktaki bir kafeye girdiler. Birer meşrubat söylediler. Ozan genç kıza doğru yaklaştırdı sandalyesini: - Bu kadın babanı aldatacak olsa asla affetmez onu değil mi? Funda gözlerini iri iri açıp baktı delikanlının yüzüne: - Ne yapacaksın? - Bir mektup yazacağım hanımefendiye. Bir aşk mektubu. Sanki ilişkimiz varmış gibi detaylı bir mektup, bu mektup babanın eline geçecek. Mektubu ben yazacağım, babanın eline geçmesini sen sağlayacaksın. Ondan sonra sizin evde barınabileceğini sanmıyorum. Funda korkuyla fısıldadı: - Ama... - Başka çare var mı? Hemen yazalım burada mektubu. Bir dosya kağıdı bulup getirdi. Sonra iyice düşünerek mektubu yazmaya koyuldular. Yarım saat sonra her şey hazırdı. Güzelce mektubu katladı, zarfın içine koydu ve üzerine "Aşkım'a" yazarak uzattı Funda'ya: - Al, bundan sonrası senin işin, bir şekilde babanın bu mektubu bulmasını sağla. Çok mühim bir iş yapmış gibi pis pis sırıtarak arkasına yaslandı... DEVAMI YARIN