Müberra Hanım yatak odasının kapısını kapatır kapatmaz âdeta koşarak kocasının yanına geldi. Kısık bir sesle: - Şimdi anlat Arif Bey, torunum oluyor ha? Ömer'imin çocuğu olacak ha? Başını salladı yaşlı adam: - Öyleymiş ya Müberra Hanım. Kadim'le konuştum biraz. Verdiğimiz tepkinin haklı bir tepki olduğunu anlattım. Bir şey demedi Allah için. Ama Nermin'in söyledikleri de yabana atılır gibi değil, neden kalkıp gelip o bankadan emekli maaşı çekmeye kalkıyor, kız haklı, kendini gösterecek... Ben tavrımda bir değişiklik yapmam. Ha, oğluma kapım açık, istediği zaman gelir ama onun dışında kimseyi istemem. Müberra Hanım muzip bir ses tonuyla: - Ya torunun? Onu da istemez misin Arif Bey? Yaşlı adamın yüzü gevşedi: - Onu isterim bak. Torunum doğsun onun için her şeyi yaparım ben... Müberra Hanım eliyle ağzını kapattı: - Aman Nermin duymasın. Çok sinirleniyor. Bu gece uyumaz hırsından... Arif Sıtkı Bey omuzlarını kaldırdı: - Ne yapalım Müberra, o da bizim kızımız. Huyu böyle, azıcık rahmetli anneme benziyor. Müberra Hanım başını iki yana salladı: - Bilmez miyim, hiç bilmez miyim? Yaşlı adam gülümsedi: - Bilirsin ya, çok eziyet etti sana ama ne oldu bak, öldü gitti işte... Kadın düşünceli bir şekilde başını iki yana salladı: - Bu kızın hırsı, bu kızın fesatlığı beni hep korkutuyor. Mutlu olamayacak diye korkutuyor. Hâlbuki çok şükür her şeye sahip, aç değil açık değil, paramız var, istikbal korkusu yok. Neden böyle hırs yapıyor bilsem... Arif Bey kaşlarını kaldırdı: - Bırak şimdi onu, oğlumuz baba oluyor. Ben de büyükbaba oluyorum. Bu çok güzel bir duygu. Müberra Hanım yutkundu: - Ömer gelirse ters davranma Arif Bey. O bizim oğlumuz. Kötü bir çocuk değildir Ömer'im. Bir hata yaptı ama mademki mutluymuş... Arif Bey gülümsedi: - Kadim'in dediğine göre çok mutluymuş, Hatice de aynı şeyleri söyledi. Hele dur bakalım, biraz zaman geçsin, kim bilir belki de çok iyi bir kızdır karısı. İkisi de düşünceli bir şekilde pencereden dışarıya dalıp gittiler, konuşmadan öylece oturdular... > DEVAMI YARIN