Hakan oturma odasına girdiği zaman içeride büyük bir sessizlik vardı. Genç adam hiçbir şey söylemeden yürüyüp koltuklardan birine oturdu. Kimse konuşmuyor, kimse kimsenin yüzüne bakmıyordu. Uzun süren bu sessizliği bozan Cahit Bey oldu: - Evlenmek konusunda gerçekten kesin kararınızı verdiniz mi oğlum? Hakan derin bir nefes aldı: - Evet baba, diye mırıldandı. - İyi düşündün mü peki? Kimseyi kötülemek amacında değilim, ama Dilek kızımızın aile yapısı bizimkiyle çok ters. Bu mutlaka senin hayatında bir problem oluşturacaktır. Zaman içinde bunun sıkıntısını yaşayacaksın. Hakan başını kaldırdı: - Ben uyum sağlarım baba. Bir sıkıntım olacağını sanmıyorum. - Uyum sağlamak adına sana bugüne kadar verdiğimiz değerlerden vazgeçmek ne derece doğru? Biz bugüne kadar seni eğitmek, seni kendi gelenek ve göreneklerimize, âdetlerimize göre yetiştirmek için çabaladık, bu ana kadar bu kıymetlerin sana zararı değil faydası oldu. Ama bunlardan bir çırpıda vazgeçmen demek bizim çabalarımızı da bir kenara atman demek olacak. Bunu kaldırabilecek misin? Hakan gözlerini açtı: - Ne yani? Karşı mı çıkacaksınız benim evlenme isteğime? Cahit Bey sakin bir tavırla tebessüm etti: - Hayır dersek ne yapacaksın? Hakan gözlerini kıstı. Önce annesine sonra babasına baktı: - Sizi dinlemeyeceğim. Necile Hanım hafifçe inledi. Bembeyaz olmuştu yüzü. Esra gözlerini tavana dikti. Cahit Bey birkaç saniye düşündü. Sonra başını salladı: - Peki yavrum. Nasıl istersen öyle olsun. İnsan, kanından, canından olan yavrularının göz göre göre mutsuzluğa gitmesine razı olamaz ama sen benim karşıma öyle bir şey getiriyorsun ki elimi kolumu bağlıyorsun. Ya ben ya da mutsuzluğum, seçin diyorsun. Her iki halde de istemediğimiz şeyler olacak demek ki. Hiç olmazsa seni kaybetmeyelim. Yine de elimizden geldiğince arkanda olalım bari. Hayırlısı olsun yavrum. Allah mesut etsin seni, ne diyeyim. Hakan dudaklarını ısırdı: - Ben mutsuz olmayacağım baba! Dilek sizin sandığınız gibi bir kız değil. Evet, belki biraz fazla serbest ama bunun zararı yok. Herkesi kendi kurallarınızla değerlendirmeyin. Cahit Bey başını iki yana salladı: - Ben kimseyi suçlamıyorum yavrum. Ama elmayla armudu toplamaya kalkışmak da biraz aptallık olur diye düşündüm de... - Ben Dilek'le evleneceğim baba! Bu benim son sözüm. Cahit Bey başını salladı "peki" anlamında. Hakan iyi geceler dileyerek odadan çıkmıştı bile... > DEVAMI YARIN