Halil'den de hiçbir haber alamamıştı Safiye... Cahit ile Gülizar karı-koca emekli olup köylerine dönmüşlerdi birkaç sene önce. En son Cahit giderken: "Seninki evlenmiş Almanya'da, üç çocuğu varmış, epey zengin olmuş!" demişti. Sessizce dinlemişti Safiye. Hiçbir yorum yapmamıştı... *** Hakan cebinden sigarasını çıkartıp fiyakalı bir tavırla yaktıktan sonra ellerini montunun cebine sokarak yol boyunca hızlı adımlarla ilerledi. Caddedeki kahveden içeri girdiği zaman akşam üzerine kadar birlikte olduğu arkadaşlarının dip masada okey oynadıklarını görüp o tarafa doğru yöneldi. - Merhaba ben geldim ey millet! - Ooo, Hakan beyimiz teşrif ettiler, hoş geldin ana kuzusu... Hakan sinirli bir şekilde bir sandalye çekti: - Sus be Murat! Zaten canım sıkkın! - Ne oldu aslanım? Bu ne öfke? Arkasına yaslandı Hakan. Çay ocağına eliyle bir çay işareti yapıp tekrar arkadaşlarına döndü: - Para alamadık valideden yahu... Kadının cebinde akrep var sanki. Murat denilen delikanlı öne doğru eğildi: - Bir an önce şu işi halledelim o zaman. Başka çaremiz yok. Tereyağından kıl çeker gibi olacak inan. Temiz iş, bütün gün kontrol ettim benzinliği. Hiçbir sakıncası yok. Gece yarısından sonra bir adam kalıyor. Biz dört kişiyiz. Birimiz adamı kontrol eder, birimiz etrafı kollar, diğer iki kişi de kasadaki paraları alır. Sonra vınnn... Kimse bulamaz. Yüzümüzü gizleriz, kim olduğumuzu anlamazlar bile. Hakan suskundu. Düşünceli bir şekilde çayını içti. Sonra öteki arkadaşlarına döndü: - Tamamdır beyler ben varım. Ne zaman yapacağız? Murat memnun bir tavırla sırıttı: - Cuma gecesi. Yani yarından sonra... yalnız... bir mesele var. Hepsi birden onun yüzüne baktılar merakla: - Ne meselesi? Murat bilmiş bir tavırla onlara yaklaştırdı sandalyesini. Etrafını kolladı tedirgin bir tavırla, sonra fısıldadı: - Caydırıcı bir şey olması lazım elimizde. Bir tabanca. Kullanmak için değil ama sopayla da benzinci soyulmaz. İşin ciddiyeti olmaz. Bunun için de hemen para bulmamız lazım. Parayı bulduk mu silah hazır. Hakan diğerlerine baktı, kaşlarını kaldırdı: - Bana bakmayın, demin dedim size, zırnık yok bende. Validede de yok. Olsa da alamam. Yanında gezdirir. Adı Taner olan üçüncü genç atıldı: - Bu işi ben halledeyim beyler. Peder yarın emekli maaşını alacak. Onu araklarım akşam. Hepsi birden sevinçle bağırdılar. Murat atıldı: - Tamamdır, oldu bu iş. Sen yarın akşam buraya getir parayı, Cuma sabahı ben silahı temin edeyim, akşama da işi bitirelim. Anlaştık mı? Dördüncü genç Erdoğan gülerek karıştı lafa: - Haydi o zaman gidip bira alalım, parkta çekelim kafaları. Hakan'ın haricindeki üç genç ceplerindeki paraları ortaya çıkardılar. Hepsini birbirine ekleyerek bira paralarını tamamlayıp hep birlikte kahveden çıktılar. Birkaç saat sonra dördü de sarhoş olmuş, kontrolden çıkmış bir vaziyette ilçe parkında anlamsız şarkılar söylüyorlardı. DEVAMI YARIN