"Bu teklifi ben hiç duymamış olayım!"

A -
A +

Avukat Feridun Bey alnında biriken terleri mendiliyle silerek, cüssesinden beklenmeyen bir çeviklikle adliyenin merdivenlerini çıktı. Boşanma davasının görüleceği mahkeme salonunun önüne gelince etrafına bakındı. İki sıra ötede oturmakta olan zayıf, son derece narin görünen genç kadını tanıyarak yanına gidip seslendi: - Merhabalar Saadet Hanım, umarım geç kalmadım. Saadet gülümseyerek karşılık verdi: - Ben de yeni geldim avukat bey, nasılsınız? Omuzlarını kaldırdı Feridun Yılmaz: - Koşturup duruyoruz hanımefendi. Ne olsun!.. Dava Cüneyt'in gidişinin ertesi günü açılmıştı. Kamil Beyin bağlantıları sayesinde erken bir zamana mahkeme günü alınmıştı. Bir gün önce gelmişti Feridun Bey Foça'ya. Önce Saadet'le görüşmüştü. Genç kadını üzen bir teklif de getirmişti beraberinde. Kamil Bey bu boşanmada Saadet'in güçlük çıkartmaması için genç kızın rüyasında bile göremeyeceği miktarda para önermişti. Saadet bu teklifi duyunca kıpkırmızı olmuştu: - Kamil Bey beni ne zannediyor avukat bey? Ben para için mi bu evliliği yaptım sanıyor. Bu teklifi hiç duymamış olayım. Hiçbir şey istemiyorum ben, hiçbir şey, bir tek çöp bile. Merak etmesin, hiçbir güçlük çıkartmayacağım. İki tarafın da istemesiyle olacak bu ayrılık. Korkmasınlar. Ben kendi yaptığım hatanın bedelini ödeyeceğim. Bunda Kamil Beyin ne suçu var da bana para teklif ediyor? Feridun Bey şaşırmıştı. Kendisi için bile çok iyi bir rakamdı teklif edilen. Kekelemişti bu davranış karşısında: - Elçiye zeval olmaz hanımefendi, ben sadece beyefendinin teklifini ilettim size. Kabul edip etmemek size kalmış. Nasıl arzu ederseniz ama sizin geleceğiniz için en azından bir güvence olurdu bu para... Saadet kendinden emin bir tavırla ve kararlı bir sesle cevap vermişti: - Benim geleceğimi güvence altına almak Kamil Beyin vazifesi değil avukat bey, ben kendimden sorumluyum. Hatalarımla, sevaplarımla ben kendi ayaklarımın üzerinde durmasını beceririm. Siz şimdi sadece görevinizi yapınız lütfen. Korkmayın, hiçbir güçlük çıkartmayacağım. Bu konuşmadan sonra Feridun Bey izin isteyerek ayrılmıştı genç kadının yanından. Ama onun davranışından da çok etkilenmişti. Şimdi de duruşmaya gireceklerdi. Mübaşirin seslenmesiyle kalktılar. Mahkeme salonu küçücüktü. On beş dakika bile sürmedi mahkeme. Hakim, Saadet'in de fikrini sorduktan sonra hemen kararını verdi. Boşanmışlardı artık. Kötü bir rüya görmüş gibiydi Saadet. Birisi gelip bütün bu olanları anlatsa abartılı yazılmış bir hikâye gibi görürdü. Adliyenin merdivenlerinden inerken tuhaf duygular içindeydi. Feridun Beyin sesiyle irkildi: - Sizi tanıdığım için çok mutlu oldum Saadet Hanım. Bu şartlar altında karşılaşmak, tanışmak istemezdim ama kader! Bundan sonraki yaşantınızda umarım her şey gönlünüzün dilediği gibi olur. Hoşça kalın. Artık yapacak bir şey kalmadı. Temyiz süresi var kararın. O dönem bittikten sonra celbinizi alırsınız buradan. Saadet gülümsedi: - Ben teşekkür ederim Feridun Bey, hoşça kalın. İyi yolculuklar dilerim size. Avukatla vedalaştıktan sonra kendinden emin bir tavırla uzaklaştı. Feridun bey uzun süre baktı ardından... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.