"Bu yaşamak mı Münevver Hanım?"

A -
A +

Zeynep etrafına bakındı: - Anlaşmada sabah kahvaltısı yok sanıyorum. Cebimizden yiyeceğiz. Aylin yüzünü buruşturdu: - Ay birden geçti açlığım... Doydum mu ne? Zeynep ve Ozan birbirlerine bakarak kahkahayı patlattılar... *** Münevver Hanım iki bardak çayı dikkatle getirdi. Cemile Hanımın önündeki sehpaya koydu. Tekerlekli sandalyenin açılır kapanır tablasını indirdi. Hasta kadının çayını oraya yerleştirdi. Şekerini karıştırdı. Cemile Hanım minnettar gözlerle izliyordu bu iyi kalpli komşusunu. - Kahvaltı ettin değil mi Cemile Hanım? Hasta kadın başını salladı, boğuk bir sesle: - Ettim sağ olun... - Sen de sağ ol kardeşim... Karşılıklı birer çay içelim seninle.... Nasıl uyudun gece? Asiye pek rahat etmediğini söyledi. Uyku ilacın yok mu? Cemile Hanım sağlam olan eliyle çay bardağını zorlukla götürdü ağzına. Bir yudum aldı. Birkaç damla çay dudaklarının kenarından çenesine doğru aktı. Hemen fırladı Münevver Hanım. Kağıt peçete ile sildi akanları. Peçeteyi katlayıp tablaya koydu. - Rahat ol kardeşim, sakın çekinme. Hastalık bu kolay değil... Hepimizin başına gelebilir. Cemile Hanım içini çekti. Gözleri sabit bir şekilde tek bir noktaya dikildi. Usulca mırıldandı. Söyledikleri biraz zor anlaşılıyordu: - Hastalık değil Münevver Hanım. Bir kaza... Trafik kazası. O zaman yirmi beş yaşındaydım. Münevver Hanım hayretle baktı karşısındaki kadına: - Öyle mi? İnan ki bilmiyordum. Ben hastalandın zannettim. Ne diyeceğimi şaşırdım. - Evet bir kaza. Bir kamyonet çarptı bana caddede. Belimden vurdu. Bütün sinirlerimi öldürdü. Ondan sonra böyle kaldım işte... Yirmi yıldır bu tekerlekli sandalyeye mahkumum. Şimdi iyiyim ama. Önceleri daha beterdi. Zamanla bu kadar hareket edebilmeye başladım. Göz pınarları dolmuştu. Derin bir nefes aldı, devam etti: - Bazen böyle yaşamaktansa ölseydim, diyorum... Münevver Hanım atıldı: - Deme öyle kardeşim... Yaşanacak ömrün varmış. Allah büyüktür. - Yaşamak! Bu yaşamak mı? Sadece vücudum değil yüreğim de felçli benim. Ağlamaya başlamıştı. Münevver Hanım üzüntüyle fırladı ayağa: - Cemile Hanım, seni üzmek istemem, istersen konuşmayalım... Hasta kadın başını iki yana salladı: - Yok Münevver Hanım. Konuşmak istiyorum. Yıllardır acılarımı içime gömdüm. Kendi içimde yaşadım. Kimselerle paylaşamadım. Doluyum. Taşıyamıyorum artık. Münevver Hanım birkaç kağıt peçete daha koydu tablanın üzerine sonra tekrar yerine oturdu. Merak içindeydi. Cemile bir yudum çay daha aldı. Sonra yavaşça başını kaldırdı: - Belki seni de üzeceğim, sıkacağım... Kadın başını iki yana salladı: - Olur mu öyle şey? Dostluklar paylaşım içindir. Seni rahatsız etmeyecekse ben hazırım dinlemeye... Cemile Hanım gülümsedi minnetle. Sonra yutkundu ve boğuk bir sesle usul usul anlatmaya başladı... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.