"Bunalıyorum Fatma Abla!"

A -
A +

Funda bütün gece ağladı. Bunalımlar içindeydi. Kendisini suçluyor, annesinin hatırasına saygısızlık ettiği düşüncesiyle müthiş bir suçluluk duygusu içinde çırpınıyordu. Faruk salonda karısının resimlerine bakmaya daldığı zaman Fatma yavaşça genç kızın odasına geldi. Yatağına kapanmış ağlıyordu Funda. Onun yanına gidip saçlarını okşadı: - Ağlama kuzum sen ağlama, anlamaya çalış babanı. Bir türlü kabullenemiyor işte. O olamıyor madem sen olgun olacaksın. Funda gözyaşları içinde haykırdı: - Ben bir şey yapmadım ki Fatma Abla, çok kısık bir sesle hafif müzik açtım. Ben annemin hatırasına nasıl saygısızlık ederim? - Biliyorum kuzum, biliyorum yavrucuğum... diyerek okşamaya devam etti Fatma: - Sen hiç kendini suçlama sakın. Geçecek bunlar, göreceksin... Funda gözlerini silerek yatağının içinde oturdu: - Bunalıyorum Fatma Abla, babam eve gelsin istemiyorum. O içeri girdiği anda hayatım karanlıklaşıyor sanki. Izdırap oluyor bana onun yanında geçirdiğim saatler. Şu halime bak!.. Ben Fulya için de üzülüyorum. O çocuk daha küçük, her şeyin farkında değil. Böyle bir ortamda nasıl sağlıklı büyüyecek? Fatma düşünceli bir şekilde başını salladı: - Doğru söylüyorsun Funda, geçen gün odasına gittiğimde kendi kendine konuşuyordu. Birilerinin Faruk Beyime bir şeyleri anlatması gerek. Funda başını kaldırdı: - Hafta sonunda anneannemlere gitmek istiyorum ben. Burada kalmayacağım. Fatma sırtını sıvazladı genç kızın: - Yemeğe gelmedin kuzum, sana bir şeyler getireyim. Aç acına yatamazsın. - Aç değilim Fatma Abla, acıkırsam gelir mutfağa yerim. Sağ ol! Fatma odadan çıkarken düşünceliydi. Faruk Beyin tutumunun yanlış olduğunu o da anlıyordu. Küçük kızların nasıl bir cendere içine sokulduğunu ve bunun olumsuz etkilerini görebiliyordu. Salona gelip kapıdan baktı. Faruk hâlâ kucağında albüm, karısının resimlerine bakıyordu. Evin içi karanlıktı. Sadece bir gece lambası aydınlatıyordu ortalığı. Her akşam böyleydi artık. Derin bir soluk alıp yavaşça uzaklaştı salon kapısından. Bir şeyler yapması gerektiğine inanıyordu. Aklına o anda Selma Hanım geldi. Turgay Beylerin Faruk Beyin en yakın arkadaşı olduğunu biliyordu. Hemen antredeki telefona gitti. Telefon defterinden numarayı bulup tuşladı. Az sonra Selma karşısındaydı: - Alo, Ben Fatma, Selma Hanım, sizinle konuşmam gerek. Yarın gelebilir misiniz?.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.