Uzun süren bir muayene faslından sonra doktor dışarı çıkıp Betül'e doğru yöneldi. Kadın telaşla ve endişe içinde bakıyordu doktorun yüzüne: - Betül Hanım, durum ciddi. Böbrekler iflas etmiş durumda. Bu durumda diyaliz makinesine bağladık kendisini. Ama en kısa zamanda bir nakil yapmamız gerekecek. İki böbrek de işlevini kaybetmiş durumda. Faruk Bey bizim için değerli bir insan. O nedenle ben hemen bir transplantasyon için hazırlanmalıyız derim. Betül kekeledi: - Ama nasıl? Okuyoruz, görüyoruz, bir böbrek nakli için verici bulmak seneler alabiliyor... - Evet biliyorum ama aileden birisi verebilir bir böbreğini. Bunu yapabilecek bir kimse var mı? Betül hiç düşünmeden atıldı: - Ben... Ben veririm... Doktor takdirle baktı kadının yüzüne: - Çok asilce bir hareket ama bir de uyum önemli... Biz sizin için gereken tahlilleri yaparız ama bir yakını, kan bağı olan birisinin vereceği materyal bizim için daha güvenli, daha uyumlu olacaktır. Yine de sizinle ilgili tahliller hemen yapılsın. Eğer şansımız varsa uyum sağlanabilir. Kan gruplarınız aynı mı? Betül acıyla salladı başını iki yana: - Hayır... Benim 0 pozitif, Faruk'un A negatif... Kızımızın doğumunda da bu mesele olmuştu... Doktor yüzünü buruşturdu: - Bu bizim için de mesele Betül Hanım. Ama umudumuzu kesmeyelim. Faruk Beyin kan bağı olan bir akrabası yok mu? Betül âdeta inlercesine cevapladı bu soruyu: - Anne ve babası var ama çok yaşlılar. Onların böyle bir şeyi kaldırabileceğini sanmıyorum... Doktor uzun boylu ince yapılı bir adamdı. Kısa kesilmiş beyaz saçları, uzun kemikli yüzü, sivri bir burnu vardı. Bir süre düşündükten sonra gülümsedi: - Endişe etmeyin, biz de bütün imkânlarımızı seferber edeceğiz. Betül atıldı: - İşin maddi boyutunu hiç düşünmeyin doktor bey, ne gerekiyorsa yapılsın lütfen... - Şimdi görebilirsiniz kendisini. Diyaliz makinesine bağlandı. Bir süre orada kalacak. Ondan sonra da hastanede yatacak. Bu şartlarda bırakamayız Faruk Beyi... Betül teşekkür ederek doktorun az önce çıktığı odaya yöneldi. İçeride büyük bir aletin önündeki yatakta sapsarı bir yüzle yatıyordu Faruk. Karısını görünce tedirgin bir tebessüm belirdi dudaklarında: - Betül... Başımıza iş açıldı.... - Konuşma Faruk. Bundan sonra benim dediklerim olacak. Burada kalacaksın. Gaye de gelmişti babasının yanına. Onun elini tuttu: - Babacığım! Korkuttun beni... Annemi dinleyeceksin ve uslu uslu yatacaksın burada. Faruk bitkin bir şekilde başını salladı: - Tamam, tamam... Aksilik çıkartmayacağım size... > DEVAMI YARIN