Sabah ikisi de aynı anda uyandılar. Şeref gülümsedi kızına: - Günaydın güzel kokulu Yasemin'im... - Günaydın babacığım. Şeref kızını öptükten sonra kalktı. Yerde fırlatılmış gazeteyi görünce korku dolu gözlerle kızına döndü. Yasemin sanki bir anda büyümüştü. Gülümsedi babasına. Şeref kekeledi: - Sen... gazeteyi gördün mü?.. Okudun mu? Küçük kız başını salladı "evet" anlamında. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra ekledi: - Bu konudan ve o bayandan hiç bahsetmeyelim artık baba... Hiç konuşmayalım. Bunu Antalya'dayken sen benden istemiştin, şimdi de ben istiyorum. Şeref sarıldı kızına. Bağrına bastı onu sevgiyle. Saçlarını okşadı: - Gidelim mi kızım buradan, uzaklara, küçücük bir yere gidelim mi? Bir dükkan açarız. İstersen bir kitapçı dükkanı açarız. Sen de oturursun dükkanda. Sıkılmazsın hiç. Okuluna da gidersin. Yasemin başını salladı: - Gidelim baba. Kimseler bizi bulamasın. Seninle ikimiz yaşayalım. Uzaklara gidelim... *** İzmir'in Karaburun ilçesinde tek katlı bahçe içinde bir ev bulmuştu Şeref. Elindeki paraya göre oldukça iyi bir yerdi. Hemen iki, üç parça eşyasını taşımıştı yeni evine. İstifa mektubunu vermiş, müdürünün şiddetli ısrarlarına rağmen kararından dönmemişti. Kızıyla birlikte yeni evinde geçirdiği ilk gün Yasemin'e göstermeden gizli gizli ağlamıştı. Elinde kalan birkaç kuruşu sermaye yapmayı düşünüyor, bir iş kurmayı planlıyordu. Baba kız herkesin gözünden uzak hayatını sürdürecekti. Uzun süren araştırmalardan sonra küçük bir lokanta açtı. Daha çok aperatif şeyler satmayı yeğlemişti. Birkaç balıkçıyla anlaşıp balık ekmek, salata gibi yiyecekler hazırlayıp özellikle yaz aylarında, turistlerin çok olduğu zamanlarda para kazanmayı amaçlamıştı. Dükkanını açtığı ilk gün heyecanlıydı. Hayatına yeni hareketlerin girmesi onu üzüntüsünden biraz olsun uzaklaştırmayı başarmıştı. Yasemin kendisine yardımcı oluyor, müşterilere servis yapıyordu. O günden beri annesiyle ilgili hiçbir şey bahsedilmemişti baba kız arasında. Yasemin böyle bir olayı hiç yaşamamış gibi davranıyor, Sena hayatlarına hiç girmemiş gibi, onu hiç tanımıyormuş gibi hareket ediyordu. Silip atmışlardı hayatlarından onu. On beş gün içinde açtıkları dükkan işlemeye başlamıştı. Biraz borçlanmıştı Şeref. Kışın ek bir iş yapmayı planlıyor, araştırıyordu. İlçedeki okula yazdırmıştı kızını. Nereye yerleştiklerini kimseye söylememişlerdi. O gün gece yarısını geçe, müşteriler gittikten sonra ortalığı temizlediler baba kız. Bulaşıkları yıkadılar. Şeref günlük hasılatı hesapladı. Masraflarını çıkardı. Tahmininden iyi gidiyordu her şey. Yasemin uykulu bir şekilde babasının yanına geldi: - Babacığım, kazandık değil mi bugün? - Kazandık güzel kızım. Allah bereket versin. Biz ikimiz her şeyin üstesinden geliriz. Gülümsedi küçük kız. Elinde müşterilerden birisinin unuttuğu gazete vardı. Koltuğunun arasına sıkıştırmıştı gazeteyi. Şeref elini uzattı: - Şu gazeteyi ver de okuyayım bakayım... Yasemin irkildi. İyice sıkıştırdı koltuğunu: - Okuma baba! DEVAMI YARIN