"Buralarda heder olmaktan korkarım"

A -
A +

Genç kadın ağlamaklı bir ifade ile içini çekti başladı dert yanmaya: - Buralara geldiğime pişmanım Yıldız abla, nasıl memnun olayım? Memleketimi bıraktım. Tutar hiçbir tarafı yok. Kocamı tanırım. Hiçbir işte tutunamaz. Çok çalışkan değildir. Buralarda heder olmaktan korkarım. Çocuklarım küçük. Elimizde küçücük bir toprağımız vardı. Bir güvenceydi benim için. İki üç kuruş para getiriyordu. Onu elden çıkarttı. O da gitti. Böylece. Hiçbir şeysiz kaldık. Buralarda beceremezsek yaşamayı, ne yaparız? Yıldız düşündü: - Haklısın kızım... Zor günler bekliyor sizi. Çocukların küçük. Biz buraya geldik ama kız da büyümüştü, oğlan da. Kızı everdik Allah'a şükür iyi bir çocukla. Şimdi torun sahibiyiz. Oğlan da askerde. Ama marangozun yanında bir şeyler öğrendi. Kendini kurtarır. Eh, Allah'tan Sabri de çok çalıştı. Eski alıp sattı, büyüdü işi. Bir dükkan açtı. Yuvarlanıp gidiyoruz. Alıştık buraya. Ama alışana kadar da neler çektik. Hiçbir yer insanın doğup büyüdüğü yer gibi olmuyor. Burada hayat çok farklı. Çocukların küçük olmasa mesele yok ama çok ufaklar. Onları bu kurtlar sofrasında yem etmemek için çok dikkatli olmak lazım. - Okusunlar istiyorum abla... diye mırıldandı Kadriye. - Kim istemez kızım? Ben de isterdim Turgut'un okumasını ama olmadı. İnşallah sen başarırsın. Bence hiç itiraz etme, sen de çalış. Gizliden koyarsın kazandığın paradan iki üç kuruş kenara. Bunlara böyle yapmak lazım. Kötü gün için. Ben hâlâ biriktiririm. Ama diyeceksin, biriktirdiğin parayı ne yaparsın? Zorlandık mı çıkartırım ortaya. İlaç gibi gelir. Allah için Sabri de o konuda hiçbir şey demez bana. Kadriye yere eğdi gözlerini: - Sermet duysa öldürür beni. Döver abla... - Kendilerini bir şey zanneder bunlar... Ama burada kadınlar bizim oralardakinden daha akıllı. Baktılar dayak yiyorlar polise haber veriyorlar. Çok tanıdık biliyorum böyle yapan... Devlet işin içine girdi mi korkuyor bunlar... Kadriye dehşetle açtı gözlerini: - Allah göstermesin... Yıldız bardağındaki son yudumu da içip ağzını sildi elinin tersiyle: - Akşam konuşuruz. Senin çalışmana razı gelirse ben seni götürürüm tanıdıklara. Evleri temizliyorsun. İşini yapıp paranı alıyorsun. Hepsi güvenilir aileler. Zengin kısmı. Buralı kadınlar iş, miş bilmiyor. Elinizdeki para ne kadar götürür ki sizi?!. Kadriye sıkıntılı bir şekilde soludu: - Allah razı olsun abla. Çalışırım o zaman. Ne diyeyim. Yalnız Alper küçük daha. Ona kim bakacak? Yıldız düşünceli bir şekilde halının üzerinde oymayan çocuğa baktı: - İşte mesele bu... Gittiğin evler isterse çocuğunu da onu da götürürsün, ama istemezse o zaman bir çözüm bulman gerekir. Ablası bakar artık... Kadriye Azize'ye çevirdi başını. Küçük kız merakla televizyon izliyordu. İçinin sızladığını hissetti... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.