Bütün parasını kumarda kaybetti!

A -
A +

Yaşar sıkıntılı bir soluk aldıktan sonra elindeki kağıtları fırlatıp attı masaya: - Bu kadar da şanssızlık olmaz yahu! Bu kaçıncı? Karşısındaki şişman yuvarlak yüzlü adam sırıttı: - Eee, her zaman kazanamazsın oğlum, bunun kaybetmesi de var... Yaşar dişlerinin arasından anlaşılmaz bir şeyler söyleyerek yeni dağıtılan kağıtları aldı eline. Ferit Kozdağlı'nın ödediği paranın neredeyse tümünü kaybetmişti. Üç gündür masa başından hiç kalkmamıştı. Bundan önce bir kere kalkıp bir saat kadar dinlenmişti. Toplam bir haftadır geldiği bu kumarhanenin kapısından çıkmamıştı. Burada yiyor içiyor, arada bir on beş dakika kadar kestirip yeniden masaya oturuyordu. Cebindeki paraya baktı. Neredeyse yüzde doksanı erimişti. Elindeki kağıtlara göz gezdirdi. Fena değildi gelen kağıtlar. İyi bir blöf yaparsam kazanırım düşüncesiyle önündeki bütün fişleri sürdü ortaya: - Rest! Karşısındaki kalantor tipli adam hayretle açtı gözlerini: - Yapma yahu! Demek elin çok iyi ha... Diğer iki oyuncu pas diyerek çekildiler oyundan. Kalantor tipli adam kendi kağıtlarına bakarak bir süre düşündü ve sonra aynı yılışık ifadesiyle: - Görüyorum. Dedi. Yaşar heyecanlanmıştı. Blöfünün işe yaramadığı belliydi. İki kağıt daha istedi. Elindekilere bakmaya korkuyordu. Yavaşça açtı kağıtları ucundan. Yüzünü buruşturdu. Kalantor tipli adam dikkatle onun mimiklerini takip ediyordu. - Ne diyorsun? Omuzlarını silkti Yaşar. Tek umudu karşısındakinin de blöf yapmasıydı. Adamın yüzüne baktı. Hiçbir şey anlaşılmıyordu. Ani bir kararla cevap verdi: - Tamam, devam edelim. Adamın yüzünden bir bulut geçer gibi oldu. Yaşar'ın gözünden kaçmamıştı bu. Sevindi. Onun da blöf yaptığı belliydi. Adam da üç kağıt aldı ve yavaş yavaş açmaya başladı. Sonra başını kaldırdı, donuk bir şekilde konuştu: - Görelim neyin var? Yaşar elindeki kağıtları serdi masaya. Adam dikkatle inceledi ve arkasına yaslandı: - Yetmez birader, bendeki daha yüksek. Yine kaybettin! Yaşar hırsla masaya bir yumruk atarak fırladı ayağa. Elindeki belki kendisinin ve çocuklarının birkaç senelik rızkını yiyip bitirmişti. Ceketini alıp ağır adımlarla kapıya yürüdü. Kendisini büyük bir merasimle karşılayan adam hâlâ oradaydı; ama bu sefer yüzüne bile bakmadı. Dışları çıktığı zaman günlerdir görmediği güneş gözlerini kamaştırdı. Cebindeki paranın bir miktarıyla bir sandviç aldı. Aklı Hacer'in yeni doğacak bebeğindeydi. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.