Zeynep korkuyla baktı genç adamın yüzüne: - Ne oldu Ozan? Rengin çok kötü? Yoksa annene mi bir şey oldu? Ozan başını iki yana salladı. Yakışıklı yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı: - Hayır hayatım... Bugün zorunlu bir ziyaret yapmak mecburiyetinde kaldım. Sabahleyin önümü kesen iki tane haydut kılıklı adam beni zorla Küçükçekmece'ye götürdüler. Zeynep şaşırmıştı. Yeşil gözlerini iri iri açarak baktı Ozan'a: - Nasıl yani? Zorla mı? Yani!.. - Evet canım zorla... Koluma girip aynı filmlerdeki gibi beni arabaya bindirip götürdüler. Zeynep duvar tarafına doğru çekildi. Sırtını duvara yasladı: - Şunu başından anlat Ozan! Hiçbir şey anlamadım... - Hayatım, anlatıyorum... Beni zorla arabaya bindirdiler önümü kesip. Bilmediğim bir yere götürdüler. Orada gittiğimiz yerin patronunun odasına soktular. Bu kimdi biliyor musun? Zeynep yutkundu... Gözleri kısıldı. Akıllı bir kızdı zaten: - Yoksa?... Ozan gülümseyerek başını salladı: - Evet baban!.. Senden uzak durmamı, yoksa bana dünyayı zindan edeceğini söyledi, tehdit etti. Genç kız dudaklarını ısırarak başını önüne eğdi. Babasına duyduğu öfke yanaklarını pençe pençe kızartmıştı. - Bunu nasıl yapar anlamıyorum! Benimle bir tek kelime bile konuşmadan, senin kim olduğunu bilmeden, aramızdaki ilişkinin sınırlarından haberi bile olmadan bu nasıl bir düşünce tarzıdır böyle? Ne yapmak istiyor bu adam? Of Allah'ım, nereden biliyor seninle arkadaşlığımı, nasıl haberi oluyor? Ozan onu sakinleştirmeye çalışıyordu: - Bir dakika, hemen feveran etme! Onun kendi doğruları var. Bunların dışından hiçbir şey kabul etmeyecek kadar sabit fikirlerle bakıyor hayata. Bunu aşarız Zeynep. Zaten ben de buna yalnızca ikimizin karar verebileceğini söyledim. Ancak sen istersen senden uzaklaşabileceğimi söyledim. Umarım anlamıştır. Zeynep başını iki yana salladı: - Onu tanımıyorsun Ozan... Genç adam irkildi: - Ne demek bu? Genç kız yutkundu: - Sana zarar verebilir Ozan... O zaman beni de kaybeder ama bu onun için çok önemli değil. Delikanlı hayretle gülümsedi: - Dağ başında mıyız Zeynep? Ne yapabilir ki? Zeynep çaresizlik içinde etrafına bakındı: - Bilmiyorum canım! İnan ki şu anda hiçbir şey düşünemiyorum. Nasıl yapar böyle bir şeyi anlayamıyorum. İki genç birbirlerine baktılar. İkisini de gözlerinden karşılaştıkları durumdan ürkmüş oldukları belliydi... > DEVAMI YARIN