Hakan babasının söylediklerini dikkatle dinliyordu. Ağzı sanki bir fermuarla kapatılmış gibi hiç konuşmuyor, Cahit Bey konuşurken onun yüzüne değil yere bakıyordu. Bir eliyle masa örtüsünün sarkan kenarıyla oynuyordu. Cahit bey kuruyan boğazını masanın üzerindeki bir bardak suyla ıslattıktan sonra devam etti: - Söylediklerim mantıksız mı oğlum? Ben maaşıma karşılık ancak bu kadar borç bulabiliyorum. Sanırım senin de bana yardımcı olman gerekecek. Başka türlü ben hiçbir şey yapamam. Gönül daha neler yapmak ister ama yok yavrum... İşte halimiz ortada. Daha kız kardeşin var ardımızda. O okuyor. Sen evlenip gidince senin eve yaptığın katkı da kesilecek. Senin başının önüne eğilmesine de razı olamıyorum. Ama kalkamayız altından be evladım... Hakan yutkundu: - Ben borçlanmam baba! Zaten üç kuruş maaşım var, nasıl geçinirim!.. Cahit Bey arkasına yaslandı. Kanepenin üzerinde oturuyordu. Necile Hanım yanındaydı ve o hiç karışmıyordu lafa. Hakan diliyle dudaklarını ıslattı: - Kredi kartı çıkartalım baba sana. O hiç olmazsa biraz olsun yardımcı olur. Taksit falan yapıyor biliyorsun. Ben de yardım ederim. Benim kredi kartımın limiti dolu, hem de fazla değil. Cahit Bey başını yana eğdi, iki yana salladı: - Ben bilmem oğlum kredi kartı falan. Kullanmasını bilmem, anlamam. - Baba hiç olmazsa sana biraz vade tanıyor. Taksit yapıyor... Eşyaları alırken çok yardımcı olur. Cahit Bey çaresizlik içinde karısına baktı. Necile Hanım durgundu. Yutkundu sadece. - Tamam oğul, gidip müracaat edelim o zaman bankaya. Alalım... Birkaç gün içinde de bankadan kredi alacağım zaten. Çok bir şey değil. On milyar gibi bir para. Düğüne harcarız, artanı eşyaların peşinatına veririz. Kalanı da dediğin gibi taksitle falan öderiz artık. Yapacak bir şey yok. Mecbur kaldık. Hakan memnun olmuştu. Ayağa fırlayıp babasının elini öptü: - Sağ ol baba, seni kırdıysam özür dilerim, affet, bu işler insanı strese sokuyor, anlamıyorsun, düşünemiyorsun ağzından çıkan lafları, hareketlerini kontrol edemiyorsun. Ama ben biliyorum ki Dilek'ten başkasıyla mutlu olamam. Onu çok seviyorum. Cahit Bey başını salladı gülümseyerek: - Allah bahtını açık eylesin yavrum. Mademki ana babayız, bunlar yapılacak. Annesine de sarıldı Hakan. Sonra müsaade isteyerek odasına çekildi. Necile Hanım kocasıyla yalnız kalınca içini çekerek fısıldadı: - Nasıl kalkacağız altından Cahit Bey? - Bilmiyorum Necile. Bir şekilde kalkacağım. Konuşacağım esnafla, en kolay ne yapabilirler onu koparmaya çalışacağım. Bir yolunu bulacağım. Sıkıntıdan başım ağrıyor kaç gündür... Korkuyla baktı kadın kocasına: - Aman Cahit Bey, sen sağlam dur gözünü seveyim... > DEVAMI YARIN