Cebinde çok az parası kalmıştı...

A -
A +

Betül kocasının hiçbir şey söylemeden evden çıkıp gitmesiyle iyice sinirlenmiş, çığlıklar atarak ağlamaya, önüne ne gelirse kırıp dökmeye başlamıştı. Bir sinir krizi geçirdiği belliydi. Evleneli neredeyse bir ayı geçmişti ve her gün bir önceki günden daha kötüye gidiyordu. Sonunda bu delice çırpınışları sona erdi, korkunç bir baş dönmesiyle yere yığıldı. Midesi bulanıyordu. Kendinden geçmişti. Yerde ne kadar yattığını bilmiyordu. Kendisine geldiği zaman ağzının içi kurumuş, yere düşerken çarptığı bacağı morarmıştı. Acıyla buruşturdu yüzünü. Tam o sırada kapının açıldığını duydu. Hâlâ yerden kalkamamıştı. İçeriye giren Murat karısını o halde görünce fırladı, Betül'ü omuzlarından tuttu: - Ne oldu? Ne oldu sana Betül? Genç kadın küskün bir ifade ile itti kocasının ellerini: - Bırak beni, senden nefret ediyorum... Bırak, bana dokunma... Murat aldırmadı onun itirazlarına. Kucakladı karısını ve dışarı çıktı. Cebinde çok az parası vardı. Yine de hiç düşünmeden bir taksi çağırdı: - Arkadaş hemen en yakın hastaneye!.. Betül başı yana kaymış, gördüğü ilgiden de biraz memnun olmuş bir şekilde gözleri kapalı yatıyordu. Hastanenin koridorlarından deli gibi geçti genç adam. Nihayet nöbetçi doktoru buldu ve muayene odasına yatırdı karısını: - Birden fenalaştı doktor bey. Biraz tartışmıştık. Sanıyorum sinirleri bozuldu. Doktor dudak bükerek baktı Betül'e, sonra Murat'a döndü: - Tamam, çıkın dışarıya siz... Biz gerekeni yaparız. Murat telaşla çıktı odadan. Koridora çıkar çıkmaz taksinin şoförüyle burun buruna geldi. Adam parasını istiyordu: - Ağabey, para vermedin! - Özür dilerim kardeşim, telaştan, ne kadar borcum? Şoförün söylediği miktar cebindekinden fazlaydı. Sıkıntıyla buruşturdu yüzünü: - Yanımda o kadar yok kardeşim. Beni Samatya'da herkes tanır, yanımdakini vereyim, kalanı gel al yarın falan. Olur mu? Çok fazla bir eksik yok. Şoför tatsız bir yüz ifadesiyle anlaşılmaz bir şeyler söylendi. Murat'ın uzattığı parayı alarak öfkeli bir şekilde uzaklaştı. Murat hastanenin koridorunda ileri geri yürümeye başladı. Beyninin içi bir sünger gibiydi. Hiçbir şeyi düşünemiyor, muhakeme edemiyordu. Yüreği yorgundu. Aklının bir kısmı babasındaydı. Onun yaşadığı hakkında duydukları çok hırpalamıştı genç adamı. Şu anda ise karısının rahatsızlığı üzerine tuz biber ekmişti. Yarım saat sonra Betül'ü muayene eden doktor göründü muayene odasının kapsında. Murat hemen koştu: - Doktor, nasıl? - Bir şey yok, dediğiniz gibi biraz üzülmüş, iyi şimdi. Bu arada karınız bir aylık hamile... Bu nedenle ona daha sakin davranmalısınız. Bir bebeğiniz olacak. Şimdi bazı ilaçlar yazacağım, düzenli kontrollere gitmesi gerek. Biraz dinlensin bir şeyi kalmaz. Geçmiş olsun... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.