Uğur bir gün öncesini oteldeki odasında dinlenerek geçirmişti. Daha sonra otelin restoranına inip yemek yemiş, biraz dışarı çıkıp Beyoğlu'nda dolaşmış, daha sonra da erkenden dönüp yatmıştı. O da heyecanlıydı. Yıllar boyunca düşünmemeye çalıştığı, ama yüreğinin derinlerinde bir yerde duran vicdan sızısının o güne kadar kendisini ne denli huzursuz ettiğini Neriman'a bu kadar yaklaşınca bir kez daha anlamıştı. Ona söyleyecek hiçbir şey bulamıyordu. Her suçlu insanın suçunu hafifletmek için gösterdiği tüm savunma mekanizmalarını çalıştırıyor ama geçerli cümleler bir türlü beyninde kurulamıyordu. O da uyumamıştı sabaha kadar. Çocuklarını merak ediyordu. Onların kime benzediklerini, huylarını, hayata bakışlarını, alışkanlıklarını, sevdiklerini, sevmediklerini merak ediyordu. Annesinin ölümünü haber veren akrabalarından ikizlerin kız olduklarını öğrenmişti. O zaman içine ılık bir şeyler dolmuş, yüreği kendisine isyan etmiş gibi heyecanla çarpmaya başlamıştı. Bir senedir de cesaret edip gelip onları aramak, bulmak, tanımak için yine kendi kendisiyle mücadele etmişti. Sabah erkenden uyanmış, tıraş olup giyinmiş ve bomboş restorana inip kahvaltı etmişti. Ardından saatin çok erken olduğunu düşünerek bir kahve söylemiş ve lobide kahvesini yudumlarken durmadan düşünmüştü. Neriman'ın hangi şartlarda yaşadığını bilmiyordu. Muhtarla konuşmasında yaşlı muhtarın bu konuda oldukça ketum davrandığını düşünüyordu. Sanki adam Neriman'a sormadan kendisine hiçbir şey hakkında bilgi vermek istemiyor gibiydi. Şimdi bile gittiği zaman karısını görüp göremeyeceğinden emin değildi. Belki onun ismini duyunca feveran edecek, asla karşılaşmak istemeyecekti. "Eğer öyle davranırsa haklı, ne diyebilirim ki?" diye söylenmişti kendi kendine. O zaman başka bir savaş başlayacak, yüzünün şeklini bir hayal meyal hatırladığı karısını ikna edebilmek için çaba sarf edecekti. Uğur'un tek isteği çocuklarını görebilmekti. Bundan sonrasında Neriman'la birlikte olmak düşüncesini sürekli beyninin gerilerine itiyordu. Ama belki de yaşadığı uzun yıllar süren yalnızlığının ardından bir aile kurmak, çocukları ve eşiyle mutlu yaşamak düşüncesi kendisine gerçekleşmesi zor bir rüya gibi geldiği için böyle davranıyordu. Böyle bir teklifi Neriman'a yapabilmek bile cesaret istiyordu. "Dünyadaki taşıması en güç duygu suçluluk duygusuymuş..." diye mırıldandı yerinden kalkarken. Vakit gelmişti. Otelin dışına çıkıp bir taksi çevirdi ve adresi verdi. Yol boyunca dua etti Neriman'ın gelmiş olması için. Gelmemiş olsa bile çocuklarını görebilme imkânı bulmak içindi duaları... Belki vicdanını bunca yıldır kemiren duyguları onlara bundan sonra yakınlaşarak yatıştırabilecekti... Taksi muhtarlığın önünde durunca parasını verdi. Siyah gözlüklerinin ardından muhtarlık bürosunun içinde oturan karaltıyı fark edince dudaklarını ısırdı. Biraz daha dikkatli bakınca o karaltının bir kadın olduğunu anladı. Birden evlendiği zamanki Neriman'ı düşündü. İncecik, zarif, omuzlarından aşağıya dökülmüş siyah saçları ile ne güzel bir genç kızdı. Ağır adımlarla yürüdü muhtarlığa doğru... > DEVAMI YARIN