Yahya Efendi karşısındaki son derece güzel, narin ve kibar genç kıza beğeni ile baktı: - Pek memnun oldum kızım, size çok teşekkür ederim, oğluma çok yardımcı olmuşsunuz. Arzu mahcup bir tavırla gülümsedi: - Ben hiçbir şey yapmadım Yahya Amca. Sadece yol gösterdim. Coşkun neşeli bir şekilde atıldı: - Yok baba yok, Arzu olmasaydı şaşkına dönerdim inan. Haydi, benim karnım çok aç, neler yiyeceğiz seçelim artık... Yemeklerinin siparişini verdikten sonra havadan sudan muhabbet ettiler. Yahya dikkatle inceliyordu genç kızı... Arada bir göz ucuyla oğlunu süzüyor, Coşkun'un bu genç kıza karşı saklayamadığı bir ilgisi olduğunu yılların tecrübesiyle hemen anlıyordu. Arzu salatadan bir lokma aldıktan sonra Coşkun'a döndü: - Ameliyatın başarılı geçmiş ha? Babam söyledi akşam. Akif Amca beğenmiş. Yahya irkilerek dikkatle dinlemeye başladı. Coşkun başını eğdi: - Beğendi mi beğenmedi mi anlayamadım. Sabah ilk işi bir fırça çekmek oldu. O adamın benden hoşlanmadığını söyleyebilirim. Kim bilir, kendine göre sebepleri vardır muhakkak ama konu beni ilgilendirdiği için bilmek benim de hakkım diye düşünüyorum. Arzu ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra omuzlarını kaldırdı: - O öyledir Coşkun, kimseye karşı bir güler yüzü yoktur. Aslında çok iyi adamdır. Biliyor musun sosyal hayatı da yoktur hiç. Konuşup görüştüğü tek arkadaşı babam. Annemi çok sever. Tabii beni de. Sen benim kendi kızım gibisin der hep. Çok acılar yaşamış. Biraz olaylara karşı zayıf davrandığı da bir gerçek. Herkesin yakınları ölüyor, kimler ne kadar canlarını kaybediyor ama hayat devam ediyor. Akif Amca ise hayata kapatmış kendini. Karısını bir türlü aklından çıkaramamış. Anlayışlı olmak lazım diye düşünüyorum. Sana yaptığına gelince, dedim ya herkese karşı öyle. Ameliyattaki başarını beğenmiş ama. Babamla konuşmuşlar. Senin için "işi biliyor" demiş. Akif Ünlüer'in ağzından bunu duymak çok kolay bir şey değildir. Aldırma sen... Coşkun dudak büktü: - İnsanın sinirleri bozuluyor ama, hevesi kaçıyor. Yahya dayanamadı: - Sen kendinden mesulsün oğlum, kendin yaptığın şeyin doğruluğuna inanıyorsan mesele yok. Kimsenin takdirine muhtaç değilsin ki... Coşkun sevgiyle gülümsedi babasına: - Öyle de baba aslında öyle değil. Bu kürsüde kalabilmem için onların takdirine ihtiyacım var. Burada yükselmek hocaların iki dudağının arasında! O yüzden gözlerine girmem lazım... DEVAMI YARIN