Coşkun karşısında gülümseyen genç kıza baktı. Arzu geldiklerinden beri dudaklarındaki tebessümle sessizce oturuyordu. Genç adam dayanamadı: - Bir sıkıntın var gibi! Genç kız gözlerini delikanlıya çevirdi. Onun ela gözlerindeki ışıltı etkiledi Coşkun'u. İçinin titrediğini hissetti. - Yok bir şeyim, biraz canım sıkkın sadece. Geçer, önemli değil. - Yardımcı olabileceğim bir şey var mı? Arzu uzanıp masanın üzerindeki eline parmaklarının ucuyla dokundu genç adamın. - Yok, inan ki yok. Biraz Akif Amcaya sinirlendim o kadar. Hayatıma karışmaya kalkıyor. Hâlbuki benim anam babam var. Tamam, ailemizin bir ferdi gibi artık, benim üzerimde de çok emeği var ama yine de kararlarımın yanlış olduğu konusundaki ısrarı beni sinirlendiriyor. Bu kadar da demedik... Coşkun zeki bir gençti. Hemen anlamıştı meseleyi: - Benimle mi ilgili? Arzu cevap vermedi, gözlerini kısarak baktı genç adama: - Takma kafana... Babanı çok sevdim biliyor musun? Ne kadar tatlı bir adam öyle! Coşkun arkasına yaslandı: - O da seni çok beğenmiş. Çok güzel, çok saygılı, aklı başında bir kız dedi. Arzu mahcup bir tavırla önüne baktı: - Sağ olsun... Anneni de merak ediyorum. Eminim o da baban gibi tatlı bir insandır. Coşkun dikkatle baktı genç kıza. Onun zarif tavırları, dünya görüşü, tepkileri, heyecanları, üzüntüleri ve öfkelerinin kendisine ne kadar yakıştığını düşündü. Yutkundu: - Evlenmeyi düşünüyor musun Arzu? Damdan düşer gibi sorulan bu soru genç kızda panik oluşturmuştu: - Nereden çıktı bu şimdi? Omuzlarını kaldırdı Coşkun: - Bilmem sordum öylesine... Genç kız gözlerini uzaklara çevirdi: - Yakın zamana kadar düşünmüyordum. Ama belki düşünmem lazım. Gülümsedi genç adama: - Hayat yalnız geçecek gibi değil. Paylaşım gerek. Coşkun diliyle kuruyan dudaklarını ıslattı, cesaretini toplamaya çalışıyordu: - Eğer böyle bir düşüncen varsa, evleneceğin insan ben olabilir miyim? Arzu hayretle çevirdi bakışlarını, birkaç saniye kaldı öyle ardından bir kahkaha attı...