Denize bakan bir masaya oturdular

A -
A +

Aylin hiç cevap vermeden yürümeye devam etti. Akşam ayazı çıkmıştı. Kabanının yakalarını kaldırmak ihtiyacını duydu. Onur hemen atıldı: - Eğer üşüdüysen bir arabaya binelim... Yine Karşıyaka'ya mı gidelim istersin? Genç kız başını iki yana salladı: - Fark etmez. Orası daha yakın benim için. Daha iyi olabilir aslında... Onur hemen bir araba çevirdi. Bindiler. Yamanlar Tepesinin arka taraflarından yaklaştığı görülen kara bulutlar yağmurun geleceğini haber veriyordu. Kent gri bir renge bürünmüştü. Deniz bile gündüzkü maviliğini kaybetmiş, üstü kırışmış ve grileşmişti. Martılar denize yakın uçuyorlar ve çığlıklar atıyorlardı. Altınyol boyunca hiç konuşmadılar. Onur yaptığı itiraftan sonra karşı taraftan bir cevap bekliyor, Aylin ise beklemediği bir şaşkınlığın içinde duygularının ne olduğunu tartmaya çalışıyordu. Karşıyaka iskelesine geldikleri zaman şoför arkasını dönüp sordu: - İleri mi gidiyoruz ağabey? Onur başını salladı: - Tamam devam et sen... Nikah sarayının yanındaki küçük kafeteryayı işaret ederek ilk defa konuştu Aylin: - Şurası güzel bir yerdir. İsterseniz orada oturalım. Onur hemen atıldı: - Karşı caddeye dönüp duralım kardeşim. Az sonra denize sıfır olan kafeteryanın içine girmişler, yine denize bakan bir masaya oturmuşlardı. Kafeterya neredeyse nikah sarayı ile bitişikti. İkisinin de muhteşem körfez manzarasına karşı olan cephesi vardı. Onur oturur oturmaz masanın başında dikilen garsona baktı: - Kahve içeceğiz. Aylin atıldı: - Benimki sütlü olsun ve lütfen sıcak olsun. Bugün nedense çok üşüyorum ben... Onur genç kıza telaşla baktı: - Hasta değilsin değil mi? Başını iki yana salladı Aylin: - Hayır, değilim, umarım da olmam... Onur dikkatle baktı onun yüzüne. Biçimli dudakları, minik ve kendine çok yakışan burnu ve iri yeşil gözleri ile çok ama çok güzel bir kızdı. Onur onun bakışlarının Nazım Bey'in bakışlarına benzediğini düşündü ve bu düşünce genç adamı aşırı rahatsız etti. Burada bulunma nedenini düşündüğü zaman Aylin'e haksızlık ettiğini düşünüyor ama gerçeği itiraf etmekten onu kaybetmek korkusuyla durmadan kaçıyordu. Oysa daha bir gece önce buraya gelişinin asıl nedenini mutlaka anlatmaya karar vermişti. Genç kıza baktı: - Evet, hiçbir şey söylemeyecek misin bana? Aylin yavaşça kaldırdı başını ve dikkatle bu genç adamın gözlerinin içine baktı: - Bana zaman ver Onur. Ben de duyarsız değilim... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.