Derin bir nefes aldı!

A -
A +

Zaman hızla akıp geçmişti. Hacer için artık son günler yaklaşmıştı. Kritik haftaya girildiği zaman Münevver Hanım onu mümkün olduğunca ağır işlerden uzak tutuyor, sık sık dinlenmesini sağlıyordu. O gece Betül biraz geç gelmişti. O geldiği zaman akşam yemeğini yemişlerdi. İçeri girer girmez haykırdı âdeta: - Benim karnım çok aç... Saat on birden beri bir şey yemedim... Hacer iyice ağırlaşmış vücudunu güçlükle toplayarak kalktı: - Ben hazırlarım abla şimdi sana. Betül atıldı ve eliyle işaret etti: - Yok yavrum, sen otur, ben alırım kendim, öyle ani hareketler yapma sen... - Ben iyiyim abla, yok bir şeyim... - Olsun... Yemekler içeridedir herhalde. Bir tepsiye koyar alırım ben. Betül mutfağa gidince Hacer yeniden yerine oturdu. Karnında hafif bir sancı vardı birkaç saattir. Derin bir nefes aldı. Az sonra Betül söylediği gibi yemeğini büyük bir tepsinin içine hazırlamış, salona geldi. Münevver Hanımla Hikmet Kemal bey dikkatle televizyondaki bir tartışma programını izliyorlardı. Betül, Hacer'le fısıldaşarak konuşmaya başladı: - Ne yaptınız bugün, ben nasıl yorgunum. Bugün poliklinik günüydü. Haftaya nöbetler başlıyor. Yandık ki yandık... Artık kırk sekiz saat yokum evde. Ölü gibi gelirim. Hacer gülümsedi: - Olsun abla, insanların hayatlarını kurtarıyorsun, bu her şeye değer... Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra başını salladı Betül: - Haklısın, insan işin o yanını düşününce yorgunluk falan kalmıyor. Tam bu sırada hafif bir çığlık attı Hacer. Betül kaşlarını çatarak baktı ona: - Ne oldu? Sancılandın mı yoksa? Hacer başını iki yana salladı: - Yok yok, öylesine bir ağrı girdi gibi oldu. Aradan çok zaman geçmeden bir daha sancıyla sarsıldı genç kadın. Betül zamanın geldiğini bir doktor olarak anlamıştı. Hemen fırladı: - Hacer, çantan nerede? Haydi hastaneye gidiyoruz. Münevver Hanım ve Hikmet Kemal Bey de telaşlanmıştı. İkisi de fırladılar ayağa: - Tamam mı, doğum mu başladı? Hacer yorgun gözlerle onlara baktı, sık sık yüzünü buruşturmaya başlamıştı. Az sonra Betül'ün arabasına oturmuştu hepsi. Hikmet Kemal Bey önde, Münevver Hanım ve Hacer arkadaydı. Betül dikkatli ama süratli bir şekilde kullanıyordu arabayı. - Hacer, sık sık nefes al, doktorun sana öğrettiği gibi. Beş dakika sonra hastanedeyiz kızım... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.