Dili tutulmuş gibi oldu!..

A -
A +

Aradan geçen altı ay sonunda Serpil annesinin acısını biraz daha kabullenmiş, bir ay kadar kayınvalidesiyle birlikte oturduktan sonra yeniden evine dönmüş, hayat eskisi gibi devam etmeye başlamıştı. İki ay kadar önce de işinden ayrılmıştı. Artık evde oturuyor, sağlığına dikkat ediyor, doktorunun söylediklerine harfiyen uyuyordu. Zafer ise daha düşkün olmuştu karısına. Onun gözünün içine bakıyordu. Betül arkadaşını yalnız bırakmıyor, fırsat buldukça sık sık ziyaretine geliyor, bazen ikisi birlikte hava almaya çıkıyorlardı... Doğuma az bir zaman kalmıştı. İyice ağırlaşmıştı Serpil. Güçlükle yürüyor, çabuk yoruluyordu. Zafer yardımcı bir kadın tutmuştu. Haftada beş gün geliyordu Rabia Hanım. On beş günde bir kocasıyla birlikte doktora gidiyorlar ve kontrollerini yaptırıyorlardı. Her ikisi de bebeğin cinsiyetini öğrenmek istememişler, sürpriz olmasına karar vermişlerdi. Bundan en çok şikâyeti olan ise Hadiye Hanımdı. Torunu için yapacağı hazırlıklarda bebeğin cinsiyetini bilmediği için zorlanıyor, oğluna söylenip duruyordu. Mümtaz Bey ise heyecanlıydı. Dede olmanın sevincini yaşıyordu. Son doktor kontrolünde Zafer'i heyecanlandıracak şeyler söylemişti doktor hanım. - Zafer Bey her an hazırlıklı olun, hiç belli olmaz, hamileliğin en tehlikeli günleridir bugünler. Yapılacak yanlış bir davranış erken doğuma sebep olabilir. Bu nedenle dikkatli olmak gerekir. Zafer bu sözleri duyduktan sonra artık geceleri tavşan uykusu uyur olmuştu. Zaman zaman kalkıp karısının nefesini dinliyor, gözünü onun üzerinden ayırmıyordu... Bir pazar sabahı Zafer karısından önce kalkmış, ona mükellef bir kahvaltı hazırlamıştı. Çayı demledikten sonra yatak odasına gidip kapının aralığından bir süre izledi karısını. Hızlı nefes alıp veriyordu Serpil. Doktor Hanımın söylediğine göre gelecek hafta içinde her an doğum olabilirdi. Heyecanlıydı. Kahvaltı sofrasına baktı. Hiçbir şey eksik değildi. Tam bu sırada duydu karısının çığlığını. Eli ayağı bir anda buz gibi oldu. Âdeta uçarak gitti yatak odasına. Serpil yatağın içinde oturmuş, elleri karnında, gözleri korkudan büyümüş bir şekilde bakıyordu kendisine: - Ne oldu canım? - Zafer, galiba vakit geldi... Sancım var benim. Eli ayağı birbirine girdi genç adamın. Nereye gideceğini şaşırdı. Serpil onca sancının içinde gülmeye başladı kocasının şaşkınlığına: - Zafer, ne olur panik yapma. Bak dolabın kenarındaki çantayı al. Beni yavaşça kaldır, hastaneye gidelim hemen. Haydi canım, sakin ol... Söylenenleri bir robot gibi ama hızla yaptı Zafer. Kocasının kolunda yürürken Serpil onun titrediğini hissediyordu. Arabaya bindirdi karısını sakin olmaya çalışarak. Hemen direksiyona geçti. Hiç konuşmuyordu. Âdeta dili tutulmuş gibiydi. Hızla hastaneye doğru yola çıktılar. Acil kapısından içeri girer girmez fırladı Zafer. Boğuk bir sesle haykırdı: - Bir sedye getirin, çabuk bir sedye getirin!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.