Sermet o gece de eve geç geldi. Yine ayakta duramayacak kadar sarhoştu. Kapıdan içeri girer girmez Kadriye'ye bir tokat attı. Bu sebepsiz tokadın tesiriyle genç kadın duvara savruldu. Yaralı dudağı yeniden kanamaya başlamıştı. Alper ağlamaya başlamış, Azize ise korkuyla odaya kaçmıştı. Yere uzanmış ders çalışan Harun ise gözlerini kısarak baktı babasına: -Anneme vurma baba! Sermet şaşkınlıkla durakladı: - Ne dedin, ne dedin sen? Harun çelimsiz vücudundan beklenmeyen bir çeviklikle dikildi babasının karşısına. Dişlerinin arasından konuştu öfkeyle. Gözleri çakmak çakmaktı: - Anneme bir daha vurma dedim baba! Sermet ilk şaşkınlığını atlattıktan sonra alaylı bir şekilde gülümsedi: - Vay, vay, vay... Demek bana karşı geliyorsun ha? Kadriye korku ve yalvaran gözlerle bakıyordu oğluna. Sermet karısına döndü: - Sen, bu çocuğu sen dolduruyorsun bana karşı değil mi, hep senin yüzünden bunlar. Bir adım daha attı genç kadına doğru. Sağ eli havadaydı. O sırada Harun'un tiz çığlığı duyuldu: - Sana vurma dedim. Vurursan çok kötü olur baba! Adam şaşkındı. Bir oğluna, bir de Kadriye'ye baktı. Gayri ihtiyari havaya kalkan eli inmişti: - Sen babana karşı mı geliyorsun? Beni tehdit mi ediyorsun? Harun yaşından beklenmeyen bir ciddilikle haykırdı: - Sen de bize baba ol! Bu şekilde davrandığın sürece beni karşında bulacaksın!.. Sermet duraklamıştı. Ne diyeceğini bilemeyen bir şaşkınlık içindeydi. Hiç beklemediği bir tepki almıştı ve küçücük çocuğun karşı çıkmasıyla birden sinmişti. Kadriye oğluna doğru yürüdü ve onun omzundan tuttu: - Oğlum, biz babanla hallederiz yavrum. Harun onun lafını tamamlamasına izin vermedi: - Hayır anne! Yeter artık. Onun nasıl halledeceğini biliyorum. Seni yine dövecek. Buna izin vermeyeceğim. Babasına döndü küçük çocuk: - Çık git bu evden, bizim hayatımızdan çık git. Sermet ayakta yalpalıyordu. Gözlerini kıstı: - Seni şimdi ayağımın altına alırsam... Bir anda oldu her şey. Harun'u omuzlarından yakalayan Sermet küçük çocuğu adeta bir çuval gibi fırlattı. Bir külçe gibi yere düşen çocuğun başı kanamaya başlamıştı. Kadriye korkuyla haykırıyordu. Sermet şiddetli bir tokatla bir kez daha sarstı küçük çocuğu. Bir yandan da bağırıyordu: - Sen kimi kovuyorsun evden bacaksız ha?!. Harun'u omuzlarından tuttuğu gibi sokak kapısının önüne koydu. - Bir daha gözüm görmesin seni, defol!.. > DEVAMI YARIN