"Doğacak bebeği bize verir misin?!."

A -
A +

Ayhan bey çok etkili ve hisli konuşuyordu: - Bak Safiye, Allah bizi çocuk nimetinden mahrum bıraktı. Şimdi sana şunu teklif ediyoruz. Durumun malum yavrum, dünyaya getirmek üzere olduğun bir can var. Bize ver bu doğacak bebeğini. Onu imkanlarımız dahilinde söylediğim gibi bir birey olarak yetiştirelim, bakalım, büyütelim, okutalım. Biliyorum, bunu bir anneye teklif etmek çok kolay değil ve senin bu konuda vereceğin cevap da kolay değil, ama bir düşün, bu senin evladın, onun en iyi şekilde, mutlu, umutlu ve rahat, ferah bir hayat sürmesini mutlaka istersin. Kararını verirken bu işin artılarını, eksilerini iyice muhakeme et. Ona verebileceklerini tart. Sahip olmasını istediğin değerleri düşün. Bizi tanıyorsun az çok. Ben de, eşim de ona ihtiyacı olan şefkati, sevgiyi ve maddi imkânları fazlasıyla sunacağız. Hemen cevap verme kızım. Düşün. Ama iyi düşün. Sağlıklı bir karar ver. Senin vereceğin her karara saygı duyacağız. Tamam mı Safiye? Safiye karmakarışık olmuştu. Karnında taşıdığı bebeğe benim diyen insanın sahip olamayacağı bir hayat, imkânlar sunuluyordu. Karşılığında ise hasret, özlem olacaktı. Ama yavrusu en iyi şartlarda, hayatı boyunca kendisi gibi ıstırap çekmeyecek, refah bir hayatın içinde yaşayacaktı. Başını önüne eğdi. Gözleri dolu dolu olmuştu. İçindeki analık duyguları mantığıyla savaşıyordu. Bu hemen, bir iki dakika içinde verilecek bir karar değildi. Kuruyan dudaklarını ıslattı diliyle. Sonra fısıldadı: - Amerika'ya mı gidecek sizinle evet dersem? Ayhan bey başını salladı: - Tabii.. Orada okuyacak. Safiye ağlamaklı bir sesle kendi kendine konuşur gibi mırıldandı: - Onu belki göremem değil mi? Hülya hanım atıldı: - Bu imkanlara sahip olmak isteyip de olamayan ne kadar çok insan var, biliyorsun değil mi Safiye? Siyah gözlerini kadına çevirdi Safiyecik: - Ben bilmem Hülya abla. Hiç o kadar geniş hayallerim olmadı. Dünyamın en büyük yeri İstanbul. Ayhan bey gülümsedi: - Ama daha ötesi de var Safiye. Bilmesen bile bu gerçek. Safiye de acı dolu bir tebessümle baktı adamın yüzüne: - Haklısın ağabey. Bu Amerika çok uzak değil mi? Adam gözlerini açıp kapattı: - Evet yavrum, çok çok uzak. Genç kadın çaresizce bakındı etrafına. Sonra hafifçe gülümsedi. - Haklısın dediklerinde. Ben ona ne verebileceğim ki sevgiden başka. Ama gördüm ki sade sevgi yetmiyormuş... Bir de hayatın gerçekleri varmış... Hülya hanım dayanamadı, yerinden kalkıp Safiye'nin boynuna sarıldı. Onunla birlikte ağlamaya başladı. İki kadın yanaklarından akan sicim gibi gözyaşları içinde sarsılıyorlardı. Ayhan bey de duygulanmıştı. Yerinden kalkıp pencerenin önüne gitti ve akmak üzere olan gözyaşlarını sakladı. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.