Ahmet'in çığlığını duyan birkaç işçi koştu. Yardım ederek ikisini de çukurdan çıkarttılar. Yaşlı adam bayılmıştı. Ahmet olanca gücüyle bağırdı: - Araba nerede, şoför nerede? Biraz sonra kucağında yaşlı adam arabaya binmiş, son hızla hastahaneye doğru yol almaya başlamışlardı. İstanbul'un en görkemli hastahanelerinden birinin acil servisinde inanılmaz bir koşuşturma vardı. Gelen hastanın kimliği belli olunca birden bütün personel hareketlenmiş ve hastayı itina ile muayene odasına almışlardı. Ahmet şaşkındı. Kendisine de müdahale edilmişti. Odalardan birinde yatıyordu. Bir serum takılmıştı. Yanına gelen genç bir doktor gülümsedi: - Geçmiş olsun Ahmet Bey. Nasılsınız? - Teşekkür ederim efendim. Ben beyefendiyi merak ediyorum. - Durumu iyi sayılır, gereken şeyler yapılıyor. Kim olduğunu biliyor musunuz? Ahmet hayretle baktı doktorun yüzüne: - Kim? - Türkiye'nin en zengin iş adamlarından biri. Halit Kaya... Kaya Holdingin sahibi. Ünlü alışveriş mağazalarının, Kaya Mobilyalarının da, aynı zamanda Kayalar İnşaat şirketlerinin sahibi. İnanılmaz bir serveti var. Mükemmel bir adamdır. Bir tek kızı vardır. Boğaz'da muhteşem bir villası var. Sadece o değil tabii... Türkiye'nin her yerinde muhteşem konakları, villaları var. Çok ama çok zengin bir adam. Bu insanın hayatını kurtardın delikanlı. Mutlak bir ölümden kurtardın bu insanı. Şimdi gazeteciler seninle konuşmak isteyebilirler. Ailesine de haber verildi. Ama dışarısı gazetecilerle dolup taşıyor. Ahmet şaşkındı. Gülümsedi: - Ne sorarlarsa söyleriz doktor bey. Olan biten meydanda... Doktor sevgiyle omzunu okşadı. Biraz daha yattı Ahmet. Bir zaman sonra hemşire hanım girdi içeriye: - Serumunuzu çıkartacağım. Ondan sonra gidebilirsiniz... - Gitmeden önce Halit Beyi görebilir miyim? Bir geçmiş olsun demek istiyorum. - Tabii ki görebilirsiniz. Kendisi de şu anda kendine geldi zaten. Yanında ailesi var. Özel bir odaya alındı. Ahmet yavaşça kalktı yerinden. Koluna bastırılan ilaçlı pamuğu attıktan sonra kazağını giydi. Teşekkür edip odadan çıktı. Biraz önce yanında olan doktor koridordaydı. Ona doğru yürüdü: - Halit Beyi görebilir miyim? - Tabii Ahmet Bey, ben de oraya çıkıyordum zaten. Gelin... Doktorla birlikte pırıl pırıl hastahane koridorunda yürüdüler. Bir kat çıktılar merdivenlerden. Her taraf sessizdi. Doktor koridorun sonundaki odanın kapısının önünde durakladı, yakasını düzeltip kapıyı çaldı. Sonra içeri girdi. İçerisi mükemmel bir şekilde dizayn edilmişti. Adeta lüks bir otel odası gibiydi. Karşıda buz gibi bembeyaz bir yatak, yanında çok kullanışlı bir komodin, yan tarafta ise iki koltuk ve bir küçük masa vardı. Yatağın karşısında duran televizyon açıktı. Yatağın baş ucunda son derece bakımlı bir genç kız duruyordu. Uzun sarı saçları, incecik hatları, yeşil kocaman gözleri ile oldukça güzel bir kızdı. Koltukların birinde beyaz saçlı yaşlı bir hanım oturuyordu. DEVAMI YARIN