Doktorun sesiyle kendine geldi!..

A -
A +

Doktor, Hayrettin Beyi odadan çıkartıp kapıyı kapattıktan sonra bitkin bir halde yatan Elmas'a yaklaştı: - Anlat bakalım kızım, sana ne oldu? Elmas kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı. Güçlükle konuşuyordu: - Benim bebeğim mi olacak doktor? Doktor babacan bir adamdı. Güldüğü zaman iki yanağında beliren gamzesi ayrı bir hava veriyordu yüzüne: - Evet, bir bebeğin olacak, yaklaşık bir buçuk, iki aylık hamilesin kızım. Elmas ağlamaya başlamıştı. Yanaklarından süzülen gözyaşları boynuna doğru akıyor, elbisesinin yakasını ıslatıyordu. Karmakarışık duygular içindeydi. Bu duruma kahroluyor ama karnındaki minicik canın yüreğinde oluşturduğu sıcaklıkla da farklı duygular yaşıyordu. Doktorun sesiyle kendine geldi: - Neden ağlıyorsun kızım? Bana anlat bakayım, Vücudundaki, yüzündeki bu darp izlerinin sebebi ne? Elmas korkuyla baktı doktorun yüzüne. Hemşire hanım da doktor bey de merakla bekliyorlardı cevabını. Dudaklarını ısırdı. Neden sonra fısıldayarak cevap verdi: - Şey... Düştüm doktor bey, merdivenden düştüm. Başım döndü de!.. Doktor pek inanmışa benzemiyordu. Eğildi Elmas'ın yatağına doğru: - Doğru mu söylüyorsun kızım? Bana her şeyi dosdoğru anlat bakayım. Elmas başını çevirdi. Gözlerini saklıyordu: "Düştüm doktor bey, merdivenden düştüm" diye fısıldadı. - Peki kızım. Bundan sonra çok dikkatli olmalısın. Artık sadece kendinden sorumlu değilsin, bir bebek taşıyorsun. O nedenle kendine özen göstermelisin. Her ay gel bu hastahaneye, kontrollerini yapalım kızım. Şimdi eve gidebilirsin. Biraz daha dinlen istersen burada. Sana bir rahatlatıcı serum takalım. Elmas mırıldanarak teşekkür etti. Kafasının içi karmakarışıktı. Bu bebek onun hayatında ne gibi değişiklikler yapacak, hayatını nasıl etkileyecek, merak ediyordu. Anne adayı olmanın verdiği hassaslık bütün benliğini sarmıştı. Kendisini yapayalnız hissediyordu. Serumun bağlanmasından sonra gözlerini kapattı. Günlerce gözlerini hiç açmadan uyumak istiyordu. Uyuşmuş gibiydi. Hayrettin ve Haydar ise koridorda bekliyorlardı. Haydar sıkıntıyla yüzünü buruşturdu: - Daha ne kadar duracağız burada baba, arkadaşlar bekliyor beni. Hayrettin Bey kaşlarını çattı: - Beyinsiz adam! Azıcık sabret. Az kalsın hapishaneye gidecektin. Bekle şurada bir saat daha. Kes sesini. Arkadaşlarına elbet gidersin. Bundan sonra da dikkatli ol, iş hassaslaştı artık. Haydar dişlerinin arasından anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak kapıya doğru yürüdü: - Ben bir sigara içeyim geleyim. Hayrettin Bey olduğu yerde durdu. Saatine baktı. İşine geç kalmıştı. Sabırsızlıkla koridorda aşağı yukarı yürümeye başlamıştı. Dışarı çıkan doktor ona yaklaştı: - Haydi bakalım rahatla, kız düştüğünü söyledi. Gözlerini kısarak dikkatle baktı adamın yüzüne ve devam etti: - Buna inanmadım ama beyan böyle olunca yapacak bir şey yok. Ama dikkatli olun! > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.