Dünya başına yıkılmıştı -64-

A -
A +

Orhan bir kere daha çevirdi telefonu. Sabahtan beri belki on beş defadır arıyor ama açılmıyordu. Hafta sonunda oğlunu görmek için gidecekti yine. Geçen seferki gibi önceden telefon etmeye çalışıyordu. Ömer usta onun yüzünün şeklini beğenmemiş olacak ki yanına geldi: - Hayırdır evlat? - Cevap vermiyor usta. Mümkün değil. Mutlaka Saliha evde olur. - Belki telefonda arıza vardır evlat, hemen telaşlanma öyle. Düşünceli bir şekilde kafasını salladı: - Kimbilir belki de öyledir. - Yarın gidersin, telefon etmen gerekmez. Çalarsın kapıyı, ben geldim oğlumu görmeye dersin. Kimse bir şey diyemez. Koskoca hakim kararı var. Orhan cevap vermedi. İçinde bir sıkıntı vardı sebeplendiremediği. O gece hiç uyumadı. Sabahı zor etti. Ertesi gün erkenden kalktı. Bir iki lokma bir şeyler atıştırdıktan sonra çıktı. Villanın önüne geldiği zaman bir tuhaflık sezdi. Kapıda kocaman bir kilit vardı. Pencereler sımsıkı kapalıydı. Yumruğuyla vurdu bahçe kapısına. Bekledi. Kimseler yoktu. İki tarafına bakındı. Yandaki villanın bahçesinde çalışan ihtiyar adama olanca gücüyle: "Amca, bey amca... bakar mısın!" diye seslendi. Adam elindeki küreği bırakıp ona doğru döndü: - Amca, Enver beyleri aramıştım... - Onlar villayı sattılar evlat, gittiler buradan. Duyduklarının ne anlama geldiğini irdelemeye çalıştı bir an. Şaşırmıştı. - Sattılar mı? Gittiler mi? Nereye gittiler? Adam kollarını iki yana açtı; - Bilmiyorum evlat. Fabrikayı da satmış duyduğum kadarıyla. Eşyaları da elden çıkarttılar. Topladılar tası tarağı, gittiler. Ama nereye, bak ondan haberim yok... Genç adam dizlerinin çözüldüğünü hissetti. Dünya başına yıkılmıştı sanki. Ne yapacağını bilemedi bir anda. Yıldırım hızıyla geri döndü. Tahsin beyin yazıhanesinden içeri girdiği zaman ter içindeydi. Sekreter kıza adeta bağırdı telaş içinde: - Tahsin bey, hemen görmem lazım, nerede Tahsin bey? Kız şaşkın bir şekilde baktı onun yüzüne: - Randevunuz var mı efendim? Orhan onunla vakit kaybetmenin bir anlamı olmayacağını düşünerek ona aldırmadan hızla yan odaya daldı. Avukat Tahsin bey teklifsizce odasına giren genç adamı görünce sarardı. Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatarak gözlüklerinin üstünden baktı ona: - Orhan bey? Bu ne şiddet böyle? Ne oldu? - Nerdeler? Çabuk bana Enver beylerin nereye gittiklerini söyleyin? Tahsin bey ayağa kalkarak masasının önünde duran koltuğu işaret etti: - Buyurun, önce oturun, sakinleşin biraz. Dediklerinizden bir şey anlamıyorum inanın. Orhan telaş içindeydi. Yine de sakin olmaya gayret ederek gösterilen yere oturdu. Yüzü bembeyazdı: - Bugün oğlumu görmek için gittim. Kapı, duvar her yer. Yandaki villanın bahçıvanı Enver beyin her şeyi satıp savıp gittiğini söyledi. Yoklar Tahsin bey, oğlumu da götürmüşler. Nereye gittiler? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.