Yaşar akşama doğru eve geldiği zaman uzun süre çaldı kapıyı. Sonunda sinirlenerek şiddetli bir tekme vurarak kilidi kırıp açtı. Köpürüyordu hiddetten. - Hacer, kız nerdesin? Hacer! Ses yoktu. Odaya baktı. Şaşkın bir şekilde karısının nereye gitmiş olabileceğini düşünüyordu. Dişlerinin arasından konuştu kendi kendine: - Kız ben geldiğimde evde olmamak neymiş ben sana gösteririm. Sen iyice diklendin artık. Biraz haddini bildirmek lazım sana anlaşıldı! Hızla dışarı çıktı. Sokak bomboştu. Hava soğumuştu. Hemen karşı komşunun kapısına yöneldi. Buraya taşındıklarından beri hazzetmemişti bu Nezihe denen kadından. Birkaç kez yumrukladı kapıyı. Çok geçmeden Nezihe gözüktü kapıda. - Buyur Yaşar Efendi ne istedin? - Hacer... Hacer'i çağırsana bana... Nezihe şaşırmış gibi yaptı: - Ne Hacer'i, ben Hacer'i bugün hiç görmedim ki... Şaşırma sırası Yaşar'daydı: - Görmedin mi? Nerede bu kadın o zaman? Evde yok... - Omuzlarını kaldırdı Nezihe: - Bilmem ki, belki karakola gitmiştir Hakan'ı sormaya. Bugün görmedim. Zaten benim sabahtan misafirim vardı, kimseyi görecek halim yoktu. Yaşar gözlerini kıstı: - Bana bak kadın, eğer biliyor da söylemiyorsan dünyayı dar ederim sana... Nezihe bu sözleri duyunca çığırtkan gibi bağırmaya başladı: - Aaa, delinin zoruna bak, bana ne senin karından! Bir de beni tehdit ediyor. Mustafa, Mustafa baksana şuna... Kocasına seslenmişti. Çok geçmeden ayağında pijamasıyla iri yarı bir adam gözüktü kapıda: - Ne var, ne oldu Yaşar? Nezihe aceleyle konuştu: - Karısını bulamamış evde gelmiş benden hesap soruyor, ben ne bileyim, bugün hiç görmedim diyorum beni tehdit ediyor. Mustafa iki adım öne çıktı ve Yaşar'ın yakasına yapıştı. Boğazını sıkarak bağırdı: - Bana bak, benim aileme laf söyleme seni gebertirim, haydi, defol, adam gibi olup karına sahip çıkaydın. Defol! Yaşar korkmuştu. Hiçbir şey söylemeden geri döndü. Nefessiz kalmıştı bir an. Her karaktersiz insan gibi onun gücü de ancak güçsüzlere yetiyordu. Mustafa'ya gıkını çıkartamamıştı... > DEVAMI YARIN