Duyduğu sesle irkildi genç kız!

A -
A +

Az sonra kendinden geçmiş bir şekilde çikolatalı pastanın dayanılmaz lezzetine kaptırmıştı kendini Eda... Tatlısını bitirdikten sonra damağında kalan muhteşem lezzeti daha da sindirmek istercesine diliyle dudaklarını temizledi. O anda fark etti karşı masada oturan genci. Kendisine gülümseyerek bakıyordu. Birden şaşkınlıkla başını tabağına eğdi, kalan kırıntıları çatalıyla temizleyerek küçük parçacıklari yemeye başladı. Göz ucuyla tekrar baktığı zaman delikanlı hâlâ tebessüm ederek izliyordu onun hareketlerini. Kaşlarını çatarak sert bir bakış fırlattı. Sonra kendinden emin bir tavırla garsonu çağırdı: - Benim borcumu söyler misiniz? - Bir milyon yediyüz elli bin lira hanım efendi. Cüzdanından iki tane bir milyonluk banknot çıkartıp uzattı. - Bir şişe de su rica edeyim. Az sonra suyunu da içmiş, kabanını giyerek pastahaneden çıkmaya hazırlanıyordu ki tam yanıbaşında duyduğu sesle irkildi: - Çok güzeldi değil mi pasta? Hemen sesin geldiği tarafa döndü: - Sizi tanımıyorum. - Ben de sizi tanımıyorum, ama, sizi izlemekten kendimi alamadım. Rahatsız ettiysem özür dilerim. Eda sert bir şekilde cevap verdi: - Evet, rahatsız ettiniz. Genç adam mahcup bir şekilde önüne baktı: - Affedersiniz... Uzun boylu, elmacık kemikleri çıkık, uzun yüzlü bir gençti. Koyu kumral, dalgalı saçları özenle geriye doğru taranmıştı. Kılığı kıyafeti düzgündü. Eda onun talebe olabileceğini düşündü bir anda. Ama hiç sertliğinden taviz vermeden, kuvvetli adımlarla kapıya doğru yürüdü. Genç adamın gözlerinin hâlâ üzerinde olduğunu hissedebiliyordu. Hiç arkasına bakmadı. Caddeye çıktığı zaman serin havanın yüzüne çarpmasıyla toparlandı. Elli metre kadar ilerledikten sonra dayanamadı, döndü. Delikanlı hâlâ pastahane kapısında kendisini izliyordu. Ayaklarının titrediğini fark etti. Şaşkınlıkla yanlış yöne doğru döndü. İlk defa böyle bir şey hissediyordu... Genç kız hızlı adımlarla evlerinin bulunduğu sokağa girdiği zaman nefes nefeseydi. Adeta o delikanlı arkasından kovalıyormuş hissine kapılmış, koşarcasına yürümüştü. Bugüne kadar diğer iki kardeşinin aksine farklı değerlere sahip olmakla övünmüş, kendisini çevresinde sıra dışı bir konuma oturtmak için farklı düşüncelere sahip olduğunu iddia etmişti. Kendinden emin tavırları, herkesin bayıldığı değerlere kendince bahanelerle karşı durması, hele hele kız erkek ilişkilerinde romantizmi, arkadaşlığı tasvip etmeyen fikirleriyle ayrıcalıklı bir yere oturmaya gayret göstermişti. Bazen arkadaşlarıyla birlikte otururlarken onların anlattığı bu tür beraberlikleri alayla dinler, arkadaşlarını saflıkla, çabucak inanmakla suçlardı... Ablası Seda'nın aksine sert bir karakteri vardı. Yüzü biraz daha uzundu ablasından. Koyu kumral, omuz hizasındaki saçları fazla bir özen gösterilmediği için biraz sıhhatsizce salınırdı. Biçimli bir ağzı, tıpkı annesi Saliha'nınki gibi ufak fakat kemerli bir burnu vardı. İnce yapılı, orta boyluydu. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.