Yürüyüş parkurunun sonuna kadar gitti. O kadar kışkırtıcı bir hava vardı ki insanın içinden koşmak geliyordu. Bu isteği bastırmadı Ozan. Koşmaya başladı. Uzun süre koştu karların üzerinde. Nefes nefese kalmıştı ama sanki kendisini arınmış gibi hissediyordu. Birden hiçbir şeye aldırmayarak kendisini karların üzerine attı. Kollarını yana açarak boylu boyunca yattı. Bir süre kaldı öyle. Kendisini hafiflemiş hissediyordu. Neden sonra kalktı, üstünü başını silkeledi. Bembeyaz olmuştu. Hızlı adımlarla otele döndü. Müşterilerden tek tük inenler vardı lobiye. Dağ manzarasını gören bir masaya oturup kahve söyledi. Ayaklarını uzattı, vücudunu gerdi. Hayatının en güzel, en mutlu anlarını yaşıyordu. Zeynep'le evlenince balayına buraya gelmeye karar verdi birden. Dudaklarında huzurlu bir tebessüm vardı... *** Saat sekize doğru Aylin ve Zeynep lobiye açılan merdivende belirince Ozan hemen masasından kalktı. El sallayarak yerini belli etti. İki genç kız neşeli bir şekilde yanına geldiler. Aylin hayretle genç adama bakıyordu: - Geceyi burada geçirmedin umarım? Ozan güldü: - Yok canım, ama sabah altıda kalktım. Biraz yürüyüş yaptım. İnanılmaz güzeldi her yer. Koştum biraz, karların üzerine yattım. Harikaydı... Aylin bir sandalye çekip oturdu. Hâlâ uykuluydu gözleri: - Yok kardeşim, ben almayayım... Sabah mışıl mışıl uyumak varken ne zoruma çıkıp kar adamı gibi dolanıp karlara yatmak! Hiç benim harcım değil... Hepsi birlikte kahkahalarla güldüler bu sözlere. Zeynep Ozan'ın yanına oturmuştu. Delikanlıya doğru eğildi: - Üşütüp hasta olma sakın. İyi giyinseydin bari... Bu ilgiden çok mutlu olmuştu Ozan. Başını iki yana salladı: - Zırh gibi giyindim, merak etme. Zaten soğuk değildi. Sıfır dereceymiş ama insan üşümüyor inan. Sol tarafa doğru gitmememi söylediler. O taraf tehlikeliymiş. Ormanlık olduğu için sanırım kayboluyor insan. Hava da karlı bugün. Sabah dönerken ufak ufak serpiştiriyordu. Ama inanılmaz güzeldi... Zeynep onun çocuksu coşkusuna sevgiyle bakıyordu. Ozan kulağına eğildi genç kızın: - Evlenince balayına mutlaka buraya gelmeliyiz! Zeynep kıpkırmızı oldu. Başını önüne eğdi. Usulca mırıldandı: - Ozan neler söylüyorsun? Delikanlı üsteledi: - Ben seninle evlenmeyi istiyorum Zeynep... Gelişigüzel, günlük, aylık bir ilişki istemiyorum. Bu benim tarzım değil. Ciddi, seviyeli saygı ve sevgi dolu bir arkadaşlık, amaçları olan, hedefi olan bir birliktelik. Genç kız duyduklarından mutlu oluyordu. İnanıyordu bütün kalbiyle bu genç adama. İçinde ona karşı beslediği duyguların derinleşmeye başladığını hissediyor, yüreğinin, düşüncelerinin, kısaca yaşamasını gerektiren her şeyin ona doğru karşı konulmaz bir şekilde aktığını fark ediyordu. Aylin iki gencin arasındaki bu elektriği bozdu adeta haykırarak: - Ay ben acıktım... Neler oluyor bana? Hiç hoşlanmam kahvaltıdan ama şu anda hayatımdaki tek amacım mükellef bir kahvaltı. Dağ havası mı yaradı nedir? Yok kardeşim bir an önce gidelim buradan, biraz kalırsam eve beni kamyonla götüreceksiniz, yüz on beş kilo olurum ben burada. Dün öyle pestil gibi yatmamın nedeni de akşam yediklerimdi... > DEVAMI YARIN