Elleri titriyordu genç kızın!..

A -
A +

Biraz zamana ihtiyacı vardı Yasemin'in. Yüreğindeki bu sızıyı bir şekilde dindirmesi veyahut da hazmetmesi gerekiyordu. Ne kadar isterse istesin, ne kadar severse sevsin asla babasına karşı gelemeyeceğini biliyor, ona karşı gelmesinin onu öldürmek olduğunu anlıyordu. Yüreğinin sesine kulaklarını tıkamak zorundaydı. Arkadaşı Nevin elini kaldırdı genç kızı görünce: - Yasemin, gel buradayım. Genç kız bir sandalye çekti. Koyu bir kahve içerse kendisine geleceğini düşünüyordu. Bir yudum aldı kahvesinden. Nevin merakla bakıyordu ona: - Sonra ne oldu, hiçbir şey söylemedi mi baban? - Söylemedi. Ama ben sonradan Mustafa'dan öğrendim. Bir adam gelmiş evvelki gün. Mustafa tanımıyor. İstanbul'dan gelmiş. Babamı görmek istemiş, onunla konuşmuşlar bir süre. Adam gittikten sonra babam çok sinirli olmuş. Mustafa'yı bile azarlamış birkaç kere sebepsiz yere. Hiç yapmaz böyle şeyler. İnsanları kırmaktan ödü patlar. Neler olduğunu bir bilebilsem Nevin!.. - Ya Sinan? Ona ne diyeceksin? Omuzlarını kaldırdı genç kız çaresizce. Ağlamaklıydı: - Bilemiyorum. Görüşmek istemediğimi, beni unutmasını söyleyeceğim. Biliyorum kahrolacak, benden nefret edecek belki de ama babama karşı gelemem. Nevin üzülerek baktı arkadaşına. O sırada yanlarına yaklaşmakta olan yaşlı kadını sonradan fark etti. Kadın masalarına gelip hafifçe eğildi: - Yasemin Hanım? Yasemin irkildi, hemen ayağa fırladı: - Buyurun efendim? - Bir karışıklık olmasın kızım. Ben beşinci sınıf talebesi, Karaburun'da oturan Yasemin'i arıyorum. Siz misiniz? Birkaç kişiye sordum sizi gösterdiler ama... Genç kız şaşkınlık içinde başını salladı: - Benim efendim... Sizi tanıyamadım... Yaşlı kadın çantasını masanın üzerine koyup hemen sandalyelerden birine oturdu. Yorgun görünüyordu: - Benim adım Feraye kızım. Sinan'ın babaannesiyim ben. Seninle konuşmak istiyorum evladım... Yasemin'in elleri titremeye başlamıştı. Hemen ayağa fırladı: - Hoş geldiniz efendim. Beni nasıl buldunuz? - Zor olmadı kızım... Okulunu biliyordum, Sinan'dan duymuştum zaten. Buraya gelince de sordum. Bu sabah geldim uçakla. Yaşım ilerledi artık. Uçak bile olsa yorgunluk oluyor. Bizden geçmiş artık. Yasemin yaşlı kadını nasıl rahat ettirebileceğini düşünürken bir yandan da verdiği kararı nasıl açıklayabileceğinin tahlilini yapıyordu. Aslında sevinmişti yaşlı kadının gelişine. Sinan'la konuşamadığı, babasıyla konuşamadığı şeyleri konuşabileceği bir insana ihtiyacı vardı. Bu kim olursa olsun fark etmiyordu artık. Sadece kendisinden tecrübeli ve iyi niyetli birisi olsundu. - Haklısınız efendim. Buraya kadar gelmeniz yormuştur mutlaka sizi. - Seni görmek için geldim! Dedi Feraye Hanım. Genç kız şaşırmıştı. Kekeledi: - Beni mi? - Evet kızım. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.