Faruk yaşadığı büyük acının üzerinden on ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ ruhen toparlanamamıştı. Sanki hayatla arasına kocaman bir duvar örmüş, elini eteğini her şeyden çekmişti. Salonun her tarafında İnci'nin resimleri vardı. Çok sevdiği karısını yaşadığı evde yaşatmak istiyordu. Ama bütün bunlar iki kızının girdiği bunalımı çözümleyemiyordu. Fulya ve Funda içlerine kapanmışlardı. Eski neşelerinden eser yoktu artık. Okuldan gelir gelmez odalarına çekiliyorlar, akşam babaları gelene kadar çıkmıyorlardı. Faruk'un gelmesiyle birlikte iki kız onun yanına geliyor, yemek yiyorlar, babalarının durgun, acı dolu bakışları altında birkaç dakika yanında oturuyorlar ve sonra hemen odalarına çekiliyorlardı... Faruk değişmişti. Karısının hatırasına saygısızlık addettiği şeyler yapıldığı zaman inanılmaz derecede agresifleşiyor ve âdeta vahşi bir kaplana dönüyordu. Evde televizyon seyretmek yasaklanmıştı. Yüksek sesle konuşmak yasaklanmıştı... O gün de her zamankinden erken gelmişti eve. Kendisini yorgun hissettiği için iş yerinde sıkılmış ve üzerinde çalıştığı projeyi kaldırarak bürodan çıkmıştı. Büyük bahçeye girdiği zaman üst katta, Funda'nın odasından hafif bir müzik sesi geldiğini duydu. Arabasından inip gözlerini kısarak kızının penceresine baktı. Öfkeden çılgına dönmüştü. Koşar adımlarla çıktı beyaz mermer merdivenleri. Kapıyı anahtarıyla açıp çantasını fırlatarak merdivenlere koştu. Yardımcı kız Fatma dehşetle bakıyordu arkasından. Hızla Funda'nın odasının kapısını açtı: - Nedir bu? diye haykırdı âdeta. Genç kız korkuyla zıplamıştı masasından. Ders çalışıyordu. Yanındaki portatif teybi açmış, hafif bir müzik çalıyordu. Kekeledi korkuyla: - Ne oldu baba? Ne yaptım ki? - Bu müzik de neyin nesi? Sen hiç utanmıyor musun? Annene bu kadar mı saygın var? O mezarda, sen burada müzik dinleyip eğleniyorsun ha? Utanmaz seni! Funda şaşkınlıkla başını iki yana salladı: - Baba, ben... Ben sadece hafif müzik açtım, daha rahat ders çalışıyorum diye... - Daha rahat ha? Sen rahatını düşünmeye başladın bile ha? Yazıklar olsun, bu kadarmış demek ki sevgin annene... Funda âdeta inledi: - Baba ne alakası var bunun anneme olan sevgimle? Faruk yumruklarını sıktı. Kendisine hakim olmaya çalışıyordu. Eğer bunu yapmasaydı tokatlayacaktı kızını. - Yeter! Duygusuz, insafsız kız... Yazıklar olsun. Öfkeyle fırladı odadan kapıyı çarparak. Nefesi tıkanıyordu kızgınlıktan... > DEVAMI YARIN