Esra ile Zuhal Hanımın yaptığı konuşmanın üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti. O günden sonra bir daha açılmamıştı konu. Esra da üstelemeye çekiniyor, soramıyordu. Nihayet o cuma günü sabah her zamankinden erken geldi Zuhal Hanım. Heyecanlı görünüyordu. Kapıyı açan Esra'ya göz kırptı: - Hemen odama gel Esra, konuşacaklarım var seninle... Esra şaşırmıştı. Ellerini önlüğüne kurulayarak peşinden gitti kadının. Zuhal Hanım çantasını masanın üzerine bırakıp genç kadına döndü: - Anneni bulduk galiba Esra! Esra hafif bir çığlık attı: - Zuhal Hanım!.. Sahi mi? - Sanıyorum hayatım. Eşim Oktay bu konuyla ilgileniyordu ne zamandır. Aynı bir dedektif gibi sürdü izini. Bütün bakımevlerini teker teker araştırdı. Tabii özellere pek itibar etmedik. Çünkü ancak devlete ait olanlarda kalabilirdi annen. Şimdi verilen isme uyan, tarife uyan bir hanım Yalova'da bir bakımevinde kalıyor. İki ayağı tutmuyor, felçli. Adı Necile Arkan. Yaklaşık dört ay önce getirilmiş oraya. Bir hastaneden, bir doktorun yardımı ile gelmiş. Esra haykırmamak için zor tutuyordu kendisini: - Evet, o, annem, canım annem benim. O... Mutlaka o... Oh Zuhal Hanım, ben nasıl öderim sizin hakkınızı? - Yapma Esra... Biz hiçbir şey yapmadık. İnsanlık görevimizi yaptık. Bak canım. Yarın sabahtan Oktay gelecek, arabayla götürecek seni oraya. Bugün bir işi var. Onu halledecek. Sanırım yarına kadar bekleyebilirsin değil mi? Esra heyecanla salladı başını: - Beklerim tabii. Beklemez olur muyum hiç?.. O gün bir rüyada gibi geçti Esra için. Kafasını toplayamıyor, dalıp dalıp gidiyordu. Onun içinde bulunduğu durumu bilen Zuhal Hanım ise anlayış gösteriyor, mümkün olduğunca genç kadına iş vermemeye gayret ediyordu. Akşam paydostan sonra bütün personel gidince yanına yaklaştı Esra'nın: - Yarın sabah hazır ol canım. Saat sekiz gibi geliriz Oktay'la. Esra minnetle baktı: - Siz gelmeyecek misiniz Zuhal Hanım? - Geleyim mi ben de? Başını salladı Esra çocuk gibi. O kadar savunmasız, o kadar heyecanlı ve o kadar çocuktu ki bu haliyle. Zuhal Hanım yanağını okşadı onun: - Peki Esra, gelirim ben de... Çocuklar idare eder burayı. O geceyi uykusuz geçirdi Esra. Yatağında döndü sabaha kadar. Heyecandan hiçbir şey düşünemiyordu. Annesini çok özlemişti ve ondan başka kimsenin kalmadığını biliyor, ona sahip çıkmak, onu yitirmemek için mücadele ediyordu. Ona sarılacak, eskiden olduğu gibi başını göğsüne yaslayıp dakikalarca kalacaktı. Sabaha karşı daldı Esra... O da tavşan uykusuydu... > DEVAMI YARIN