"Esra'ya söylemek zorundayız!.."

A -
A +

Feridun bey ayağa kalktı: - Esra'ya nasıl söyleyeceğiz Tülin? Kızıma nasıl söyleyeceğim? Kadıncağız iki elini yana açarak başını salladı. Hiçbir şey düşünemiyordu şu anda. Neden sonra usulca: - Ne zaman olmuş, hastahanedeler mi şimdi? Diye sordu. - Hiç bilmiyorum ki, dilim tutuldu sanki, soramadım bir şey, konuşamadım. Sanki bir gün bu hastalık geçecekmiş, bir şey kalmayacakmış gibi geliyordu. Konduramıyordum... Tülin hanım koltuklardan birine oturdu. Gözlerini elinin tersiyle silerek konuşmaya başladı: - Esra'ya söylemek zorundayız, hatta şimdi gitmemiz lazım Feridun, orada olmalıyız. Ben uyandırayım kızı. Feridun bey başını salladı "olur" anlamında. Tülin hanım ise ayaklarını güçlükle idare ederek kızının odasına geldi. Usulca açtı kapısını. Esra yüzü tavana bakan bir şekilde uzanmıştı. Kapının açıldığını duyunca başını çevirdi. Annesini görünce de hafifçe doğruldu: - Anne? Sen misin? - Benim kızım, uyumadın mı sen? - Uyku tutmuyor anne, içimde kötü kötü hisler var. Bir türlü gözüm kapanmıyor. Tülin hanım yatağı kenarına oturdu. Kızının elini tuttu. Yutkundu. Söze nasıl başlayacağını bilemiyordu. Neden sonra "Meral demin telefon etti Esra!" diye fısıldadı. Kızının yüz hatlarının bir anda gerildiğini gözleriyle görebiliyordu. Sözlerini tamamlamak zorundaydı, derin bir nefes alarak ekledi: - Serdar'ı kaybettik kızım... Esra sanki söylenenlerden hiçbir şey anlamamış gibi şaşkın bir şekilde baktı annesinin yüzüne. Yüz hatları gerginleşti, dudakları ince bir çizgi halini aldı, burun delikleri açılıp kapandı. Rengi sarardı. Kollarının üzerine dayanarak doğruldu yatağında. Sesi titriyordu: - Lütfen babam beni hastahaneye götürsün anne. Orada olmam lazım. Tülin hanım başını salladı: - Hepimiz gideceğiz kızım, baban hazır bekliyor salonda. Esra yatağından kalkıp giyindi. Ağlamak istiyor ama başaramıyordu. Bir anda duyduğu haber genç kızda şok etkisi yapmış, bütün tepkilerini yok etmişti sanki. Kafasındaki tek şey "saçlarımı bağlamalıyım" düşüncesiydi. "Böyle salkım saçak gidemem". Salona indiklerinde, Feridun bey evladının yüzüne baktığı zaman içinin acıdığını hissetti. "Keşke bir şeyler yapma gücüm olsaydı" diye geçirdi içinden. Esra ayakkabılarını giymiş, kapının önünde bekliyordu. Biraz sonra Tülin hanımda hazırdı. Üçü birden çıkıp arabalarına bindiler. Hastahanenin içine girdikleri zaman asansöre doğru ilerleyen Serdar'ın sınıf arkadaşlarından birkaç tanesini gördüler. Esra'yı gören gençler koşarak yanına geldiler genç kızın. - Esra... Ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Stajdaki arkadaşlar haber verdi. Bütün sınıf burada. Yukarıdalar hepsi. Birkaç tane hoca da gelmiş. Ne çok seviyormuşuz biz bu çocuğu böyle... Esra gözlerini kapattı, ağzını açacak, iki çift laf edecek gücü bulamıyordu kendinde. Zorlanarak cevap verdi: - Teşekkürler çocuklar... O iyi bir insandı, güzel insandı. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.