Müberra Hanım sevinçle oturduğu yerden fırladı. Kapının diğer tarafında kendisi salondan çıktıktan sonra anne ve babasının neler konuştuklarını duymak için kulağını kapıya dayayan Nermin de duymuştu olanları. Sıkıntıyla buruşturdu yüzünü. Dişlerinin arasından anlaşılmaz bir şeyler mırıldanarak hızla merdivenlere doğru atıldı. Odasına girip kapıyı çarptı. Yumrukları sıkılıydı: - Bunların yüzü düştü artık. Demek ki oğlunun da hakkı var o parada ha! Görürsünüz siz. Kimin nesi olduğunu görürsünüz. Ben bu fırsatı kaçıracak insan mıyım hiç! Hemen telefona atıldı. Bir numara çevirip beklemeye başladı. Az sonra karşı taraftan tok bir erkek sesi duyuldu: - Avukat Rahmi Bey, siz misiniz? Ben Nermin Karaman. Eski soyadımla Nermin Kozlu. Nasılsınız? Sizinle konuşmak istediğim çok önemli bir mesele var. Bana yardımcı olacağınızı umuyorum. Ne zaman görüşebiliriz acaba? Avukat birkaç saniyelik bir duraklamadan sonra cevap verdi: - Eğer acilse Nermin Hanım şimdi müsaitim, Değilse çarşamba günü olabilir. Nermin memnun olmuştu: - Hemen geliyorum o zaman, bekleyin beni lütfen. Telefonu kapattığı gibi hızla giyindi. Koşar adımlarla indi aşağıya. Hizmetçi kıza seslendi: - Mert'e göz kulak ol hemen. Ben iki saat sonra geleceğim. Bahçeye çıkıp arabasına doğru yürüdü. Aklından geçenleri yapmadan rahat etmeyeceğini, devamlı diken üzerinde oturacağını biliyordu. Arabası hızla uzaklaşırken salonda Arif Bey ile Müberra Hanımda büyük bir sevinç vardı. Müberra Hanım da telefonun başına gelmişti. Ahizeyi aldı kocasının elinden: - Ömer, oğlum, canım yavrum benim, gözün aydın bir tanem. Gözün aydın. Müberra Hanım ağlamaya başlamıştı: - Özledim yavrum seni. Hatice'den haberlerini aldık çok şükür. Ömer dayanamadı: - Anne geliyorum şimdi, sizi görmeye geliyorum, bekleyin beni... Dedikten sonra telefonu kapatmıştı. Müberra Hanım kocasına döndü: - Ömer buraya geliyor Arif Bey! Yaşlı adam ağlamaklıydı: - Gelsin, gelsin... Et tırnaktan ayrılmıyor işte. Kızdık, gücendik ama yine de o bizim evladımız. Ne yapalım, onun da kendi hayatı hakkındaki tercihi buymuş. Müberra Hanım sevincinden uçuyordu. Hepsinden önemlisi kocasının oğlunu bağışlamış olması büyük mutluluktu. Ayrıca torununun doğumu ise inanılmaz güzel bir şeydi... DEVAMI YARIN