İlk on dakika boyunca hafta içi yapılan inorganik kimya imtihanını konuştular. Nalan'ın imtihanı başarılı geçmişti. Bazı sorular hakkındaki tereddütlerini paylaştı Ahmet Nejat'la. Bazı soruların cevaplarını irdelediler. Kahvelerini bitirmişlerdi. Genç adam bir bardak suyunu içti. - Beğendin değil mi burayı? Nalan etrafına bakındı bir kez daha: - Gerçekten çok hoş... Kahvesi de söylediğiniz gibi çok güzelmiş. Ahmet Nejat gülümsedi: - Sanırım sen de güzel kahve yaparsın! Kısa bir kahkaha attı Nalan: - İnanın hocam bilmem. Annem hep söyler elimin terazisi yokmuş, ya kahvesi çok olur, ya az olur, ya da şekerini ayarlayamam. Akşamları bazen babamın canı kahve ister. Ben de heveslenirim "ben yapayım babacığım" diye. Hemen gözlerini açar, "yok kızım annen yapsın, sen yorulma" diye. Aslında kahvemi sevmediğini söylemediğinden "sen yorulma" der... Ahmet Nejat dudaklarında hüzünlü bir tebessümle dinliyordu genç kızın anlattıklarını. Sonra dalgınlaştı birden. Nalan tedirgin bir şekilde atıldı: - Hocam, kötü bir şey mi söyledim? Başını iki yana salladı delikanlı: - Yok Nalan, kötü bir şey olur mu? Biliyor musun benim hiç ailem olmadı. Annemi yedi sekiz yaşlarındayken kaybettim. Yapayalnız kaldım. Böyle sıcacık bir ortamı uzun zamandır yaşamadım. Ne güzel, insanın kendisini karşılıksız sevecek bir ailesinin olması... Nalan da hüzünlenmişti. Önüne baktı: - Sizi üzmek istemedim hocam... Başını iki yana salladı genç adam: - Üzmedin sen... Ben bu duyguyu hep yaşarım... Sonra hayretler içinde olduğunu ses tonuyla belirterek: - Biliyor musun? Ben bunları hiç kimseyle konuşmazdım. Ama seninle çok rahat konuşuyorum. Bu da tuhaf geliyor bana... Demek ki bana güven verebildin. Genç kız memnun olmuştu, ışıl ışıldı göz bebekleri: - Teşekkür ederim, diye fısıldadı. Sonra birden hatırlamış gibi atıldı: - Hocam, bakın aklıma ne geldi, biliyorsunuz biz arkadaşız demiştiniz, eğer yanlış anlamazsanız, neden bir gün bize yemeğe gelmiyorsunuz? Annem de babam da çok memnun olurlar, hem siz de ne zamandır ev yemeklerini özlemişsinizdir. Ne isterseniz pişirir annem size. Hatta bu akşam sanıyorum güzel yemekler var. Haydi şimdi gelin, birlikte gidelim. Ben şimdi telefon eder haber veririm. Ahmet Nejat çekingen bir tavırla mırıldandı: - Doğru olur mu, böyle pat diye? Nalan ayağa kalkmış, cep telefonunu çıkarmıştı bile... > DEVAMI YARIN