Sibel tuhaf bir his ile acele ediyordu: - Alev, sallanma artık, haydi bir an önce gidelim buradan... Genç kadın yaşlı gözlerle etrafına bakındı. Ne umutlarla dayayıp döşemişti bu evi. Hayallerinde mutlu bir yuva, sevdiği bir adam ve huzur dolu bir aile vardı. Her akşam kocasını sevgiyle karşılayacak, yemeklerini yedikten sonra diz dize oturup sohbet edeceklerdi. Bir hayat paylaşacaktı onunla. Nefesi kadar yakınında olacaktı ömür boyu. Bir anda silinip gitmişti her şey ve duyduğu o büyük zannettiği sevgi yok olmuştu sabun köpüğü gibi. Valizini antreye getirdi. Sibel atıldı: - Sen ağır kaldırma. Arabam yolun kenarında. Seni doğru bize götüreceğim. Çünkü Turgay geldiği zaman yokluğunu görünce ilk önce annenlere gidecektir. Ben aklına dahi gelmem. Hem bizim kapıya dayanmaya cesaret edemez. Ama önce hastaneye gideceğiz ve şu suratındaki tokadın raporunu alacağız. Alev yutkundu. Başını salladı çaresizce. Sibel gözlerini kısarak baktı ona: - Bu kaosu uzun zamandır yaşıyorsun değil mi? Dudaklarını ısırdı genç kadın. Başını salladı "evet" anlamında. Ürkek bir çocuk gibi fısıldadı: - Korkuyorum Sibel, Turgay'dan çok korkuyorum. Bu şekilde yaşayamam. Kendimi güvende hissetmiyorum. Bakışlarından, ses tonundan, tavırlarından korkuyorum. Sibel arkadaşının omzuna dokundu: - Tamam canım, haydi, çıkalım artık. Sanki her an gelecekmiş gibi bir his var içimde. Kapıyı kapatıp asansöre yöneldiler. Çok geçmeden asansöre binmiş zemin kata iniyorlardı. Dışarıda serin ama güneşli bir hava vardı. Sibel arabasının kapısını açıp Alev'in oturmasına yardım etti. Valizi arkaya koydu ve bindi. Motoru çalıştırır çalıştırmaz da hareket etti. Araba sarsılarak atıldı. Usta bir şoför olduğu için kolayca yaptığı manevrayla caddeye yerleşmişlerdi bile. Gaza bastı ve hızla uzaklaştılar. Tam onlar gözden kaybolduğu anda ters istikametten gelen taksi apartmanın önünde durdu. Gelen Turgay'dı. Şoförün parasını verip hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü. Asansöre gerek duymadan merdivenlere yöneldi. Az sonra evinin kapısındaydı. Anahtarını çıkartıp açtı. Garip bir sessizlik vardı evde. Ayakkabılarını çıkartmadan salona girdi. Perdeler bile kapanmıştı sıkı sıkı. Mutfağa, banyoya ve yatak odasına baktı. Kimseler yoktu. Gözlerini kıstı: "Şimdi hayatının hatasını yaptın Alev. Bunu yapmayacaktın! Seni bulup saçlarından sürükleyerek getireceğim eve!.." Hemen fırladı, merdivenleri 3adeta üçer üçer atlayarak indi. Sokağa çıkınca iki tarafına bakındı. İki parmağını dudaklarının arasına yerleştirip şiddetli bir ıslıkla elli metre ötedeki taksi durağındaki taksiyi çağırmayı başardı. Öfkeden çıldıracak gibiydi!.. DEVAMI YARIN