Genç kız gözlerini sildi zarif, uzun parmaklarıyla. Kıpkırmızı olmuştu yüzü: - Ben de seni seviyorum Sinan, ancak! - O zaman kim engel olabilir bize Yasemin? Kimseyi kırmanı istemiyorum senden. Sadece bizim hayatımızı birinci plana almanı istiyorum. Bak bir hafta sonra askere gideceğim. Beni orada tedirgin etme. Bahara kalmaz evleniriz. Gelirim ben de buraya. Okulunu bitirirsin. Sonra ikimiz istediğimiz yere yerleşiriz. Hayatımızı kurarız. İstersen her şeyden, herkesten uzaklaşırız. Yasemin konuşmuyordu. Kalbi çarpıyor, beyni büyük bir kargaşanın içinde çırpınıyordu. Bir yanda yüreğinin bitmeyen feryadı "Sinan" diye haykırıyor, diğer yanda vicdanı, yüreğinin yarısı "babam" diye çırpınıyordu. Bir yandan da annesine duyduğu öfke ve onun hakkında yeni yeni fark ettiği özlem ve merak duygusu ağır basıyor, hislerinin yumuşamaya başladığını hissediyordu. Tam bir keşmekeş içindeydi genç kız. Sinan onun durumunu anlamış olacak ki sevgiyle fısıldadı: - Biraz düşün istersen. Ben İzmir'de kalacağım birkaç gün. Seni göreceğim her gün. Bu arada sen de babanla konuş, bir karar ver. Olur mu canım? Yasemin'i otobüse kadar götürdü Sinan. Genç kız yol boyunca yaşadığı kargaşanın etkisiyle şaşkındı. Karaburun'a gelip otobüsten inince dalgın adımlarla lokantaya doğru ilerledi. O anda bir kadının köşe başında bir taksiden kendisini izlemekte olduğunu gördü. Gözlerini kıstı. Dikkatle baktı. Kadın arabanın kapısını açıp indi. Yasemin'e doğru ilerledi. Tam karşısında durdu: - Yasemin! Ben... Genç kız elini ağzına götürüp gayri ihtiyari boğazından fırlayacak bir haykırışı durdurmak istermişçesine dudaklarını kapattı: - Siz... Siz osunuz.... - Evet Yasemin, ben annenim senin. Kızım... Sana bir bakayım dur da... Yasemin gayriihtiyari bir hareketle bir adım geri çekildi. Gözleri büyümüştü. Sena onun kaçışı karşısında hayal kırıklığına uğramış bir şekilde olduğu yerde kalmıştı. O an ikisi de ağlıyorlardı. Sena cesaretini toplayarak bir adım attı kızına doğru. Bu sefer kaçmadı Yasemin. Usulca elini uzatıp genç kızın saçlarını okşadı: - Ne kadar büyümüşsün kızım! Ne kadar güzel olmuşsun. Senden beni bağışlaman için yalvarmaya gelmedim. Bu senin tasarrufun evladım. Sadece seni çok seven pırıl pırıl bir delikanlının hayatını karartmamanı istemeye geldim. Eğer sorun bensem yavrum size hiç gözükmem. Bilirim ki kızım ve oğlum gibi sevdiğim iki insan bir yerlerde mutlular. Hayatınıza hiç girmem. Benimle ilgili hiçbir şey duymazsınız. İstediğim sadece ikinizin mutluluğu. Yasemin titriyordu. İçinden karşısında kendisine adeta yalvaran kadına, annesine sarılıp hıçkırarak ağlamak geçiyordu. Kekeledi: - Ben... Ben bilemiyorum... - Kararını kendin ver Yasemin. Babanı düşünme demiyorum sana. O senin mutluluğunu görünce yumuşayacaktır. Dünyadaki en iyi yürekli adamlardan biridir baban. Seni çok sevdiğini biliyorum. Ona Sinan'la nasıl mutlu olacağını sen anlatabilirsin ancak. Bakma, bizim yıldızımız uyuşmadı. Kader böyleymiş. Ben onu anlayamadım o da beni... > DEVAMI YARIN