Evi terk etmeyi düşünüyordu!..

A -
A +

Şev­val o ge­ce sa­ba­ha ka­dar uyu­ma­dı. O ka­dar fark­lı duy­gu­lar için­dey­di ki... Bir be­be­ği ola­cak­tı. Bu­nun he­ye­ca­nı de­ği­şik­ti. O gü­ne ka­dar hiç his­set­me­di­ği şey­le­ri his­set­me­ye baş­la­mış­tı. Bir an bü­tün olum­suz­luk­la­rı bey­nin­den ve yü­re­ğin­den uzak­laş­tı­rı­yor, ev­lat duy­gu­su­nu ilik­le­ri­ne ka­dar ya­şı­yor, içi­ni tat­lı, he­ye­can­lı, umut do­lu bir ılık­lık kap­lı­yor­du. Ar­dın­dan ger­çek­ler ken­di­siy­le alay eder­miş gi­bi bir bir ma­na­lı gü­lüş­le­riy­le kar­şı­sı­na di­zi­li­yor­lar­dı. O za­man bi­raz ön­ce his­set­ti­ği o yu­mu­şa­cık duy­gu­lar­dan eser kal­mı­yor, bu se­fer hem ken­di­si hem de kar­nın­da­ki be­be­ği için kork­ma­ya baş­lı­yor­du... Ta­mer'in son dav­ra­nı­şıy­la için­de bu­lun­du­ğu du­ru­ma mut­la­ka bir ça­re dü­şün­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yor­du. Mah­ke­me­ye çık­mak, hâ­kim kar­şı­sın­da ko­nuş­mak Şev­val'e gö­re iş­ler de­ğil­di. Bu­ra­da­ki bu kap­ka­ra or­tam­dan bir an ön­ce kur­tul­mak ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­ne­rek ka­ra­rı­nı ver­di. Bu­ra­dan gi­de­cek­ti... Ha­yat ma­dem­ki onun ha­ya­tıy­dı, o za­man onun­la ba­şa çık­mak ona dü­şer­di. Kim­se­nin ar­ka­sı­na sı­ğı­nıp, sa­hip çı­kıl­ma­yı bek­le­ye­rek ya­şa­mak is­te­mi­yor­du... Uy­ku­suz ge­çen bir ge­ce­nin so­nun­da­ki dü­şün­ce­le­ri buy­du. Kor­ku­yor­du el­bet­te... Gi­de­cek ye­ri, kim­se­si ol­ma­dı­ğı­nı dü­şün­dük­çe bu kor­ku­su âde­ta bir kâ­bus ha­li­ni alı­yor­du. İki­lem­ler için­de çır­pın­ma­ya baş­la­mış­tı. So­nun­da sa­ba­ha kar­şı bir ka­rar ver­di. Hay­dar Bey­le ko­nu­şa­cak­tı ke­sin ola­rak. Ken­di­si­ne böy­le­si­ne iyi dav­ra­nan ve bu­ra­da bu ka­dar za­man ya­şa­ya­bil­me­si­ni gös­ter­di­ği an­la­yı­şa ve ya­kın­lı­ğı­na borç­lu ol­du­ğu Hay­dar Be­yi ezip geç­me­me­ye ka­rar ver­di... Sa­bah Dü­rü­ye kah­val­tı­sı­nı ge­tir­mek için oda­ya gi­rin­ce ka­rar­lı bir şe­kil­de sor­du: - Hay­dar Ba­ba git­ti mi Dü­rü­ye Ab­la? - Aşa­ğı­da kah­val­tı edi­yor gü­zel kı­zım. Bir şey mi var­dı? Yut­kun­du Şev­val: - Onun­la he­men ko­nuş­mak is­ti­yo­rum. Müm­kün mü? Emek­tar hiz­met­çi göz­le­ri­ni kıs­tı: - Söy­le­rim şim­di. Ha­yır­dır Şev­val? - Ko­nuş­mam la­zım Dü­rü­ye Ab­la. Dü­rü­ye oda­dan çık­tık­tan on da­ki­ka son­ra ka­pı­sı ya­vaş­ça açıl­dı ve Hay­dar Be­yin gü­ler yü­zü gö­zük­tü: - Şev­val, kı­zım! Be­ni gör­mek is­te­miş­sin. Şev­val ba­şı­nı kal­dır­dı ve ça­re­siz bir te­bes­süm be­lir­di du­dak­la­rın­da: - Si­zi ra­hat­sız et­tim ama ko­nuş­mak is­te­dim Ba­ba! Yaş­lı adam içe­ri gi­rip ka­pı­yı ka­pat­tı, ağır adım­lar­la iler­le­yip kol­tuk­lar­dan bi­ri­ne otur­du: - Se­ni din­li­yo­rum yav­rum! Şev­val ka­rar­lı bir ta­vır­la yaş­lı ada­mın kar­şı­sı­na ge­çip otur­du ve sö­ze baş­la­dı: - Hay­dar Ba­ba, dün ge­ce uzun uzun dü­şün­düm... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.