Şevval o gece sabaha kadar uyumadı. O kadar farklı duygular içindeydi ki... Bir bebeği olacaktı. Bunun heyecanı değişikti. O güne kadar hiç hissetmediği şeyleri hissetmeye başlamıştı. Bir an bütün olumsuzlukları beyninden ve yüreğinden uzaklaştırıyor, evlat duygusunu iliklerine kadar yaşıyor, içini tatlı, heyecanlı, umut dolu bir ılıklık kaplıyordu. Ardından gerçekler kendisiyle alay edermiş gibi bir bir manalı gülüşleriyle karşısına diziliyorlardı. O zaman biraz önce hissettiği o yumuşacık duygulardan eser kalmıyor, bu sefer hem kendisi hem de karnındaki bebeği için korkmaya başlıyordu... Tamer'in son davranışıyla içinde bulunduğu duruma mutlaka bir çare düşünmesi gerektiğine inanıyordu. Mahkemeye çıkmak, hâkim karşısında konuşmak Şevval'e göre işler değildi. Buradaki bu kapkara ortamdan bir an önce kurtulmak gerektiğini düşünerek kararını verdi. Buradan gidecekti... Hayat mademki onun hayatıydı, o zaman onunla başa çıkmak ona düşerdi. Kimsenin arkasına sığınıp, sahip çıkılmayı bekleyerek yaşamak istemiyordu... Uykusuz geçen bir gecenin sonundaki düşünceleri buydu. Korkuyordu elbette... Gidecek yeri, kimsesi olmadığını düşündükçe bu korkusu âdeta bir kâbus halini alıyordu. İkilemler içinde çırpınmaya başlamıştı. Sonunda sabaha karşı bir karar verdi. Haydar Beyle konuşacaktı kesin olarak. Kendisine böylesine iyi davranan ve burada bu kadar zaman yaşayabilmesini gösterdiği anlayışa ve yakınlığına borçlu olduğu Haydar Beyi ezip geçmemeye karar verdi... Sabah Dürüye kahvaltısını getirmek için odaya girince kararlı bir şekilde sordu: - Haydar Baba gitti mi Dürüye Abla? - Aşağıda kahvaltı ediyor güzel kızım. Bir şey mi vardı? Yutkundu Şevval: - Onunla hemen konuşmak istiyorum. Mümkün mü? Emektar hizmetçi gözlerini kıstı: - Söylerim şimdi. Hayırdır Şevval? - Konuşmam lazım Dürüye Abla. Dürüye odadan çıktıktan on dakika sonra kapısı yavaşça açıldı ve Haydar Beyin güler yüzü gözüktü: - Şevval, kızım! Beni görmek istemişsin. Şevval başını kaldırdı ve çaresiz bir tebessüm belirdi dudaklarında: - Sizi rahatsız ettim ama konuşmak istedim Baba! Yaşlı adam içeri girip kapıyı kapattı, ağır adımlarla ilerleyip koltuklardan birine oturdu: - Seni dinliyorum yavrum! Şevval kararlı bir tavırla yaşlı adamın karşısına geçip oturdu ve söze başladı: - Haydar Baba, dün gece uzun uzun düşündüm... > DEVAMI YARIN