Handan o haftayı oldukça yoğun geçirdi. Yeni işine uyum sağlamak çok zor olmamıştı. Hemen kavramış ve birkaç günde kendini kabul ettirmişti. Vural Bey de gözlemlediği kadarıyla doğru bir seçim yaptığını düşünüyor ve memnuniyetini gizlemiyordu. Turgay her gün sabah Handan'la "merhaba"laşıyor, ayaküstü birkaç kelime konuşup işe öyle başlıyordu. Selma hafta içinde iki kere uğramıştı. O gün de yine kocasının yanına gelmişti. Handan'la birkaç dakika sohbet ettikten sonra Turgay'ın yanına gitti. - Turgay, Faruk'la konuştun mu? - Evet canım, telefon ettim ve babamın davetini söyledim. Önce itiraz etti; ama sonunda ikna oldu gibi. Biliyorsun babama hayır diyemez. Selma bilmiş bir şekilde başını salladı: - O zaman iyi ki aradım babamı. Babama telefon ettim bugün, Faruk'un numarasını verdim ve daveti onun bizzat yapmasını söyledim. Artık itiraz edemez. Nasıldı Faruk? Turgay kaşlarını kaldırdı: - Sesi çok kötüydü. Sanki görüşmek istemiyormuş gibi bir hava sezinledim ben ama... Selma omuzlarını silkti: - Hayatım hiç aldırmayacağız bu tür davranışlarına. Alınganlık yapmayacağız. Yoksa yazık olur. Biliyorsun çocukları çok seviyoruz. Onlar İnci'nin emanetleri. Böyle düşüncesizce ve sadece duygusallıkla yapılan yanlışlara kurban verilmelerine göz yumamayız Turgay. Turgay masasına geçip oturmuştu: - Doğru söylüyorsun karıcığım. Eğer biz Faruk'un dostuysak onu uyarmak zorundayız. Selma kocasının söylediği çaydan bir yudum aldıktan sonra devam etti: - Bir psikolog arkadaşımla konuştum bu sabah. Biraz bahsettim olaydan. Turgay meraklanmıştı: - Ne dedi? - Bunun mutlaka yardım alması gerektiğini söyledi. Eğer müdahale edilmezse bu daha ileri boyutlara dönüşebilirmiş. Saplantı haline gelebilirmiş. Hayatını sadece bu ölüm olayı üzerine odaklayabilirmiş ve etrafına da zulmedermiş. Herkesi karısının anısına saygısızca davranmakla suçlar ve ilişkisini kesermiş hayatla. Bir nevi hastalık yani... Turgay gözlerini pencereye çevirdi. Masmavi bulutlarla kaplıydı gökyüzü. Güneş ışıl ışıldı. Dışarıda devam eden bir hayat vardı. Bütün zorlukları, acıları, sevinçleri ve güzellikleriyle. - Faruk'a yardım etmek zorundayız... Selma kocasına hak vererek başını salladı: - Babamdan umutluyum. Biliyorsun etkilidir Faruk'un üzerinde. İnşallah bir sonuç alırız. Turgay sevgiyle baktı karısına. Mutlu bir evlilikleri vardı ve çok iyi anlaşıyorlardı... > DEVAMI YARIN