Faruk'un kaşları çatılmıştı yine!..

A -
A +

Handan gülümseyerek ilerledi ve; - Merhabalar Faruk Bey, dedi. Faruk başını kaldırdı ve bir süre baktı genç kadına. Zeytin yeşili bir bluz ve siyah pilili bir etek giymişti. Boynunda yeşil taşlı bir kolye vardı. Sade makyajı ve duru teniyle çok güzel görünüyordu. Faruk hafif bir ses tonuyla mırıldandı: - Memnun oldum hanımefendi. O arada Haşim Beyin sesi duyuldu: - Gel benim güzel kızım. Mükemmel haberler aldım Turgay'dan. Aferin sana yavrum. Ben böyle olacağını biliyordum zaten. Eee, her şey tamamsa sofraya oturalım. Ben kurt gibi acıktım bu kalabalığın içinde. Handan bu sırada kızlara yönelmişti. İkisiyle de teker teker tanıştı. Sonra sofraya geçtiler. Yemekler gerçekten muhteşemdi. Nefis bir rostoydu ana yemek. Önce mükemmel bir düğün çorbası vardı. Rostonun yanında Feride Hanımın özel püresi ve et sulu şehriyeli pilav vardı. Zeytinyağlılar ise çeşit çeşitti. Nefis salatalarla donanmıştı masa. Haşim Beyin işaretiyle yemek başladı. Önce havadan sudan muhabbet ettiler. Faruk tedirgindi. Bir espri yapıldığı zaman gülmekle gülmemek arasında bocalıyor, yüreğindeki saplantılı duyguların etkisiyle karmaşa yaşıyordu. Kızlar ise bir süre sonra açılmışlardı. Gülüşüyorlar, konuşuyorlardı. Funda, Handan'la sohbet ediyordu. İkisi oldukça anlaşmış görünüyordu. Faruk yan gözle onları izliyor, konuştuklarının neler olduğunu duymak için çaba sarf ediyordu... Yemek çok güzel geçti. En sonunda çilekli krem şantiler gelince Fulya ellerini çırptı: - Yaşasın, çok severim ben krem şantiyi. Aniden aklına gelerek korkuyla baktı babasına. Faruk'un kaşları çatılmıştı. Handan'ın gözünden kaçmadı bu. Hemen atıldı: - Ben de çok severim Fulya. En sevdiğim tatlıdır diyebilirim. Annem bunun üzerine biraz da sıcak çikolata dökerdi. Daha nefis olurdu. Faruk söylemek istediklerinden bu müdahale sonunda vazgeçti. Fulya da rahatlamıştı sanki. Yemekten sonra salona geçtiler. Sohbet genellikle iş üzerineydi. Turgay, Faruk'un yanına oturmuştu. Bir ara onun kulağına eğildi: - Pazartesi günü randevuyu alıyorum arkadaşım. Hiç itiraz istemem. Başını salladı Faruk. Turgay'a doğru eğilerek fısıldadı: - Bir faydası olacak mı dersin? - Olmaz mı hiç? Bütün bunları hissetmenin ana sebebi nedir o çıkar meydana. O zaman doğruyu daha net görürsün. Güven bana. Derin bir nefes aldı genç adam. Yeniden gözleri Handan'a kaydı. Garip bir duygu içindeydi... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.