"Faturayı benim adıma yazsınlar"

A -
A +

Gözleri buğulandı Orhan'ın. Yutkundu: - Bir oğlum var. Hemen hemen senin kadar. - Allah bağışlasın... Okuyor mu o da? Orhan durakladı. Kimseyle hayatının hiçbir sırrını paylaşmamıştı. Hele müşterileriyle hiç. Kaşlarını kaldırdı, cevap vermedi. Emre Can'ın arabasına eğilmiş, tamirata başlamıştı bile. *** Enver bey torununu dikkatle dinliyordu. Onun heyecanla anlattığı şeyleri dudaklarında sevgi dolu bir gülümseme ile hep böyle dinlerdi. - Bilmeden bırakmasaydın arabanı oğlum, bakalım iyi bir tamirci mi? - Harika dede, bildiğin gibi değil. Zaten adamı görsen tamirci demezsin, sanki görmüş geçirmiş bir adam. İyi bir usta belli. Yarın gidip alacağım arabayı. Yarına kadar hazır edeceğine söz verdi. Enver bey yerinden kalktı: - Tamam, söyle faturayı benim adıma yazsınlar. Emre Can sarılıp dedesini öptü. Olcay hanım atıldı: - Bana yok mu, bana yok mu? Delikanlı ona doğru yürüdü: - Olmaz mı kraliçem, sen eksik kalır mısın hiç? *** Ertesi gün erkenden gitti Emre tamirhaneye. Orhan her zamanki gibi oradaydı. Onu görünce gülümsedi: - Gel bakalım delikanlı, araban tamam, dün bütün gece uğraştım. Pırıl pırıl oldu. Güle güle kullan. Emre Can arabasına baktı: - Ellerine sağlık usta. Bundan sonra bir problemim olursa bir yerlere gitmem, sana gelirim. Orhan güldü. Ellerini sildi cebindeki bezle. - Bir çay içer misin? Gel yazıhaneye geçelim. Birlikte camlı bölmeye geçtiler. Az sonra çayları da gelmişti. Havadan sudan biraz konuştular. Arabalardan bahsettiler. Orhan garip bir tad alıyordu bu gençle sohbet etmekten. Emre Can öne doğru eğildi: - Usta, şu bizim borcumuzu çıkarsan... Ne vereceğım sana? Orhan geriye yaslandı, muzip bir şekilde gülümsedi: - Ooo çok para vereceksin... Bir kahkaha attı. Sonra ciddileşerek: - Birkaç parça değiştirdim evlat. Onların parası bu kadar. Önündeki kağıda bir rakam yazarak yuvarlak içine aldı. Uzattı Emre Can'a. Devam etti: - Bu da el emeğim... Toplam bu kadar. - Tamam usta. Bunu dedeme fatura edeceğiz. Malum biz daha para kazanmıyoruz. Orhan güldü bu sözlere: - Söyle bakalım dedenin adını adresini... - Enver Demir. 6785 Sokak No: 85 Etiler... Bir anda her taraf karardı sanki.. Kulakları çınlamaya başlamıştı. Dehşetle karşısındaki gencin yüzüne baktı. Her yer dönüyor gibiydi. Masaya tutundu fark ettirmeden. Kendini toparlaması lazımdı, kalbinin deli gibi atmasına engel olamıyordu... Yüzü sararmıştı. Emre Can ona baktı: - Usta, iyi misin sen? - İyiyim, iyiyim evlat, bir an başım döndü sanki. Evlat senin adın ne? Bu soruyu korkarak sormuştu. Sanki bir başka isim duyacak, kâbus gibi bir karşılaşmanın sadece bir isim benzerliği olmasıyla boş yere heyecanlandığına inanacaktı. Delikanlı ona endişeyle bakarak cevap verdi: - Emre Can. Orhan kıyamet kopuyor sandı bir an. Kulakları uğulduyor, midesi bulanıyordu. Beyninin içinden çığlıklar yükseliyor gibiydi... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.