Ferit beye bu haberi vermek zorundaydı Kemal bey... Bunca senelik doktordu, kaç kereler böyle kötü haberler vermek zorunda kalmıştı. Ama şimdi tanıdığı, çocukluğUnu bildiği bir insanın böyle amansız bir hastalığın pençesine düştüğünü bildirmek zoruna gidiyordu. Elleri titreyerek yazdı raporunu. Altına imzayı atarken içinden bir şeylerin de kopup gittiğini hissetti. Saatine baktı, bire geliyordu. Yaklaşık bir saat sonra arayacaktı Ferit bey. Durup düşündü bir müddet. En iyisi Ferit beyi buraya çağırıp karşılıklı konuşmaktı. Bu karar hoşuna gitmişti. Ama birkaç dakika sonra yeniden fikrini değiştirdi. Hemen pardösüsünü giydi. Kendisi bizzat götürecekti sonucu. Böylesi daha iyi olacaktı. Hemşire kıza seslendi: - Kızım ben çıkıyorum. Arayan olursa not alırsınız. Acil bir şey olursa Dahiliyeci Ferit Yılmaz'ın yanındayım. Oradan ararsınız ama çok gerekmeden aramayın. Dışarıda güneşli ama soğuk bir hava vardı. Hafif bir rüzgar esiyor, insanın soğuğu daha çok hissetmesine sebep oluyordu. Bir taksiye atlayıp Ferit beyin adresini verdi. Felaketi bildirmeye gidiyordu artık... *** Meral arabanın kapısını kapattıktan sonra Tarık'a döndü: - Tekrar teşekkür ederim Tarık, o kadar rahat geldik ki... - İstersen seni her gün alırım Meral, yeter ki iste... Genç kız kendisiyle yakınlaşmak isteyen bu yakışıklı delikanlının aşırı ilgisinden gizli bir memnuniyet duyuyordu. Gülümsedi hafifçe: - Yok canım, daha neler! Her gün ne mecburiyetin var? Tarık gücenmiş gibi kaşlarını çattı: - Kalbimi kırıyorsun ama, seninle daha çok birlikte olmak istediğimi anlamıyor musun? Ayrıca benim için zevktir seninle birlikte gidip gelmek. Hiçbir şikayetim olamaz. Meral delikanlıya yaklaştı: - Kırılma hemen. Her gün olmaz belki ama arada bir bu günkü gibi sürprizler yaparsan ben de sevinirim. Tarık'ın neşesi yeniden gelmişti. Islık çalarak yürümeye başladı. Sonra birden hatırlamiş gibi durdu yolun ortasında. Okulun bahçe kapısının önüne gelmişlerdi: - Bu akşam çıkışta bir yerde gidip oturalım ne dersin? Meral başını iki yana salladı: - Bu imkansız işte. Hemen eve gitmek zorundayım, erkek kardeşim hasta, yatıyor. Böyle bir durumda geç kalmam doğru olmaz Tarık, inşallah başka bir gün... Delikanlı huzursuzlanmıştı ama belli etmemeye çalıştı: - Geçmiş olsun. Üzüldüm. Nesi var? - Birden ateşlendi, biz de bilmiyoruz. Babam bugün kan tahlili yaptıracaktı. Sanıyorum mikrobik bir şey, babamın tahmini de öyle, iltihabi bir durum diyor. Birkaç güne kadar babam onu iyi eder. Durup bir nefes aldı. Sonra gülümseyerek devam etti: - Biliyor musun, erkek kardeşim de doktor olacak. Dördüncü sınıfta. Erkek kardeşim diyorum ama benden büyük. Fazla değil üç yaş aramız var. Çok severim kendisini. Arkadaşım gibidir. Tarık dikkatle dinliyordu genç kızın anlattıklarını. Onun kardeşinden bahsederken gözlerinin parladığını görüyordu. Meral ise anlatmaya devam etti: - Her şeyimi paylaşırım Serdar'la. Arada bir didişiriz ama ciddi bir mesele olduğunda en büyük yardımcımdır. İnşallah bir gün tanışırsınız. DEVAMI YARIN