Pelin okulun kapısında bekledi cip uzaklaşana kadar. Gözden kaybolmadan önce el salladı bir kez daha sonra içeri girdi. Dışarısı gerçekten çok soğuktu. İnsanın kanını donduracak bir ayaz vardı. Sobanın başına koştu hemen ellerini uzattı. Dudaklarını ısırdı. Murat'ın birdenbire hiç beklenmedik bir anda yaptığı teklifle kafası karışmıştı. Genç adamın ciddi olduğuna kanaat getirdikten sonra içinde bir korku duymuştu aniden. Olayların kontrol edilemez hızı karşısında korkmamak mümkün değildi. Yarın akşam konuşmak istemişti çünkü biraz zamana ihtiyacı vardı. En azından yapılan teklifi hazmetmesi gerekiyordu. Mantosunu giyip beresini taktı. Sobanın arkasını kapattı. Sınıfın perdelerini de çekip dışarı çıktı. Güzelce kilitledi kapıyı. Hızlı adımlarla evine doğru yürüdü. Hiçbir şey düşünemeyecek kadar şaşkındı... Ahraz Kadın içerideydi. Sabah ağıla gidip hayvanlara bakmış, onların soğuktan etkilenmemeleri için gerekli tertibatı almıştı. Gitmişken sütünü de sağmıştı kendisi. Yardımcı olmaya gelen köylüyü göndermişti geriye. Pelin'i görünce yerinden kalktı. Ocakta kaynamakta olan ıhlamurdan bir bardak koyup genç kıza uzattı: - Sağ ol anam. İçim üşüdü inan ki... Bu ne soğuk böyle... Ihlamuru içip biraz ısındıktan sonra odasına girdi. Şaşkınlığı hâlâ geçmemişti. Yatağının üzerine oturdu. Murat'ı düşünüyordu. Onun gerçekten nadir bulunacak sevgi dolu yüreğini analiz etmeye çalışıyordu. Ona karşı ilgisiz olduğu söylenemezdi ve bunu kendisi de inkâr etmiyordu zaten. Ama bu ilginin bir ömür boyu birliktelik boyutuna taşınacak kadar yoğun olup olmadığının analizini yapmak istiyordu. Birden aldığı teklifin kendisinde meydana getirdiği şaşkınlığın sevinç olduğunu itiraf etti. Evet, bu teklife sevinmişti: "Kendini kandırma Pelin! Bunu sen de istiyorsun!.." diye söylendi. Düşünecek bir şey yok işte. Bu çocuğa hissettiklerin hoşlanma boyutunun da ötesinde. O halde neden nazlanıyorsun ki? Bu itiraf rahatlamasına sebep olmuştu. Sevinç içinde çıktı odasından. Ahraz Kadın sedirde başlık örüyordu. Kış aylarında bu şekilde vakit geçirirdi. - Ahraz Ana, bugün Murat geldi! Yaşlı kadın nefesini tuttu. Ağzını açıp sormak istedi "Neredeymiş? İyi mi? Hasta falan değil ya?"... Kilitli dudaklarından hiçbir şey çıkmadı. Sadece koyu yeşil gözlerini dikti genç kızın yüzüne. Sanki "devam et, anlat" der gibiydi. Pelin yere bakıyordu. - Bana evlenme teklif etti... Bir inilti döküldü yaşlı kadının boğazından. Yüzüne bir gevşeme yayıldı. Arkasına yaslandı. Gözleri ışıl ışıldı. Pelin başını kaldırıp baktı onun yüzüne: - Yarın akşam bize gelecek. Konuşacağız. Sana söylemek istedim. Galiba teklifini kabul edeceğim. Çünkü ben de onunla birlikte yaşlanmak istiyorum... Ahraz Kadının gözlerinden iki damla yaş süzüldü buruşuk yanaklarına. İçi heyecanla titredi... > DEVAMI YARIN