Hava yağmurluydu. Yerler ıslamış, nefis bir toprak kokusu etrafa sinmişti. Sonbahar kendini iyice belli ediyordu artık. Zafer pardösüsünün yakasını kaldırmış, sessizce ağlayarak bir ağaca yaslanmıştı. Hemen yanı başında Murat'ın koluna yaslanmış, mantosuna ve başörtüsüne iyice sarınmış duran Yasemin akan gözyaşlarının yanaklarını ıslatmasına aldırmadan ağlıyordu. Serpil, kızının mutluluğunu yaşadıktan dört ay sonra vefat etmişti. Yaşadığı dört aylık sürede belki de hayatının en mutlu anlarını geçirmişti yıllarca hasretini çektiği kocası ve kızıyla birlikte... Yasemin yaz tatili boyunca Dalaman'da kalmış, sanki kaybolup giden seneleri telafi etmek istercesine her saniyesini annesiyle yaşamıştı. Huriye Hanım da bir köşede sessizce hıçkırıyordu. - Ah Serpil'im, ah güzel kardeşim... Defin işleri bittikten sonra birkaç kişiden oluşan cemaat dağıldı. Mezarlıkta, Yasemin, Murat, Zafer ve Huriye Hanım kalmıştı. Şefika Hanım ise birkaç adım ötede hâlâ dua ediyordu. Yasemin hıçkırarak sarıldı babasına: - Babam, geç bulduk ama çabuk kaybettik! Zafer kızına sarıldı ve onu sevgiyle bağrına bastı: - Kaybettik yavrum, çabuk kaybettik! Gökyüzünden dökülen damlalar sanki acılarına ortak oluyor gibiydi. Murat, neden sonra karısına seslendi: - Haydi canım, gidelim artık evimize, burada yapacak bir şeyimiz kalmadı. Yasemin onun yüzüne bakıp başını salladı. Huriye Hanım, Yasemin ve Murat yavaşça uzaklaştılar. Zafer yalnız kalmıştı. Çömeldi ve bir müddet daha dua ederek kendi kendine mırıldandı: "Sen bizim yüreğimizde hep var olacaksın güzel Serpil'im... Sensiz geçen yılları, sana olan özlemimizi şu yaşadığımız kısacık dört ayın anılarıyla telafi edeceğim. Hayatımın sonuna kadar seninle olacağım. Senin bensiz geçirdiğin bu yerde senin kokunu duyarak bekleyeceğim sana kavuşacağım günleri... Nur içinde yat!" Yavaşça doğruldu. Gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle sildi. Ağır adımlarla yürümeye başladı. İçinden kopup gelen hıçkırıklarını artık tutamayacağını anlayınca boşaldı. Omuzları sarsılıyordu ağlarken. Tam çıkışa geldiği zaman bir defa daha dönüp arkasına baktı. Yaşananlar bir film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden. Yağmur ince ince yağmaya devam ediyordu. Sanki ayrılmak istemiyormuş gibi bir müddet durdu. Derin bir soluk aldı ve mırıldandı: - Elbet bir gün yanına geleceğim! SON