"Geç kalmadım değil mi oğlum?"

A -
A +

Ahmet Nejat hasta bakıcının yardımıyla giyindi, saçlarını taradı. Sabahleyin yine hasta bakıcının yardımıyla tıraş olmuştu. Yüzü solgun görünüyordu. Bir gün önce hiç tanımadığı babaannesi ve dedesiyle tanışmış, onlarla uzun süren bir sohbet yapmıştı. Artık bir aileye kavuşmuş olmanın heyecanını yaşıyordu. Betül Hanım yarım saatte bir yanına gelmiş, devamlı ilgilenmişti. Gaye ise tam anlamıyla yaramaz, şımarık bir kız kardeş gibi davranıyordu. Aralarında çok sıcak bir ilişki kurulmuştu kısa zamanda. Artık hazırdı Ahmet Nejat. Doktorla görüşmüş, bundan sonrasında nelere dikkat etmesi gerektiğini bir bir öğrenmişti. Tam çıkmak üzereyken kapı açıldı. Gelen Aysel'di: - Geç kalmadım değil mi oğlum? Koşa koşa geldim. Seni bize götüreceğim şimdi. Nekahet dönemini bizde geçireceksin. Asla yalnız bırakmam seni... Tahsin ağabeyin de bekliyor. Ahmet Nejat minnetle baktı ona: - Hiç zahmet etmeseydin Aysel Teyze, size de rahatsızlık vereceğim... Aysel gözlerini kıstı: - Deli deli konuşma bakayım... Bu sırada Betül göründü kapıda. Sevgiyle baktı Ahmet Nejat'a: - Hazır mısın oğlum? Faruk'a her şeyi anlattım ben. Seni görmek istiyor. Çok heyecanlı Ahmet Nejat... Genç adam dudaklarını ısırdı: - Hazırım Betül Teyze. Ben de onunla görüşmek için can atıyorum... Aysel ağlamaklıydı. Ahmet Nejat, Betül'ün yardımıyla yürüyerek odadan çıktı. Koridorda ilerlerken kalbi yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Faruk'un odasının önüne geldikleri zaman Betül genç adamın kolundan çıktı ve gülümsedi: - Odaya yalnız gir Ahmet Nejat. Ben gelmeyeceğim. Ahmet Nejat yutkundu ve yavaşça açtı oda kapısını. Faruk gözleri ağlamaktan kızarmış bir şekilde sırtını karyolanın başlığına dayamış solgun bir yüzle kendisine bakıyordu. Birkaç adım attı odanın ortasına. Göz göze geldiler. İkisi de konuşamayacak kadar heyecanlıydı. Faruk boğuk bir sesle fısıldadı: - Oğluuum!.. Ahmet Nejat nefesini tutmuştu. Gülümsemeye çalıştı. Ne diyeceğini bilememişti. Faruk'un boğuk sesi yeniden çınladı odanın içinde: - Oğlum, yavrum benim... - Baba... Babacığım... Bir anda atıldı yatağa doğru. İçinden geldiği gibi davranıyordu. Sarıldı babasının boynuna. Kendini tutamadı, başının onun omzuna gömerek hıçkırmaya başladı. İkisi de ağlıyordu. Faruk onun saçlarını okşuyor, öpüyor, bağrına basıyordu. Ahmet Nejat ise yıllardır hasret kaldığı kucağa kendini bırakmıştı âdeta... Kapının yavaşça açılıp içeriye Betül ve Aysel Hanımın girdiğini fark etmediler bile. On beş dakika sonra herkesin yüzünde mutluluk, âdeta hep bir ağızdan konuşuyorlardı. Ahmet Nejat hâlâ babasının yanı başında oturuyor, onun ellerini avuçlarının içine almış, başını onun omzuna dayamış keyifle gülümsüyordu. Faruk ise yaşadığı heyecanın etkisiyle rengi sararmış ama gözlerinde Betül'ün o güne kadar görmediği bir ışıltıyla bakıyordu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.