Geç vakte kadar uyuyamamıştı!..

A -
A +

Aysel odasına çekildikten sonra hemen uyumadı. Aklı Nihal'deydi. Onun ne halde olduğunu merak ediyor endişe ediyordu. "Bunları hak etmedi o kız..." diye söylendi kendi kendine. Doğacak bir çocuk, beş kuruşsuz, kimsesiz nasıl kalkacaktı hayatın altından? "Faruk'u bulup ona bütün her şeyi anlatmalıyım..." diye düşündü. Belki vicdanı sızlar, sorumluluklarına sahip çıkardı. Bu düşünceye aklı yatmıştı. Çocukluklarını düşündü. İlkokul birinci sınıftan beri arkadaştılar Nihal'le. Hep yan yana oturmuşlar, okuldan sonra da tüm zamanlarını birlikte geçirmişlerdi. Arkadaşını çok iyi tanıyordu. Onun ne kadar naif, ne kadar kırılgan ve duygusal olduğunu biliyordu. Bütün her şeylerini birbirleriyle paylaşmışlardı. Nihal'in kendisine hiç haber vermeden çekip gitmesini bir türlü sindiremiyordu. Böylesine mi kopmuştu hayattan? Böylesine mi nefret ediyordu geçmişinden? "Neredesin be Nihal? Ne yapıyorsun?" diye söylendi. Gözleri dolu dolu olmuştu... "Biz neler hayal ederdik seninle, Hani, evlendiğimiz zaman bile aynı yerde oturacaktık? Çocuklarımızı birlikte büyütecektik. Onlar da bizim gibi arkadaş olacaklardı. Hiç ayrılmayacaktık..." Sabah ilk işi gidip Faruk'u bulmak olacaktı. Geç vakte kadar uyuyamadı. Sabahın ilk ışıklarıyla artık kendi kendine kapanan gözkapaklarının baskısına dayanamayarak daldı. *** Ellerini yağmurluğunun ceplerine sokmuş, hızlı adımlarla ilerledi Aysel. Caddenin başındaki telefon kulübesine gelince cebindeki jetonları çıkartıp kulübeden içeri girdi. Ahizeyi aldı ve bilinmeyen numaraları çevirdi. Haşmet beyin adını verdi, beklemeye başladı. Az sonra iki tane numara yazılıydı önündeki kağıtta. - Haydi hayırlısı... diyerek numaralardan birini çevirdi. Genç bir kız sesi duyuldu: - Haşmet Bayraktar'ın evi buyurun? - Ben Faruk Beyle görüşmek istiyorum hanımefendi. - Bir dakika lütfen... Aysel heyecanlıydı ve sesi titriyordu. İlk seferde ulaşmıştı Faruk'a. Çok geçmeden tok bir ses duyuldu: - Buyurun ben Faruk? - Faruk Bey, sizi rahatsız ettim ama çok önemli bir konu hakkında görüşmek istiyorum sizinle. Karşıdaki ses tedirgindi: - Kiminle görüşüyorum ben? - Ben Aysel, bilmem Nihal hiç bahsetti mi? Onun en yakın arkadaşıyım. Sizinle konuşmam gereken çok hayati bir konu var. Eğer mümkünse bir yerde görüşebilir miyiz? Karşı tarafta bir duraklama oldu. Nende sonra Faruk'un sesi duyuldu tekrar: - Peki, sizi Beşiktaş'ta Fısıltı Kafe'de bekleyeceğim. Bir saat sonra uygun mu? Aysel heyecanla bağırdı: - Hemen geleceğim. Tabii ki uygun. Görüşmek üzere Faruk Bey. Telefonu kapattıktan sonra dudaklarını ısırdı. Yapması gerekeni yaptığına emin olmak istiyordu. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.