Tahir Bey yukarıdan aşağıya süzdü Neriman'ı: - Pek de zayıfmış... Nasıl kalkacak bu işin altından? Elif gülümsedi: - Siz merak etmeyin Tahir Bey, ben kefilim Neriman'a. Dürüstlüğü, çalışkanlığı kriter olarak almıyor muyduk biz bu görev için? Bütün bunlara sahip Neriman. Tahir Bey ellerini birbirine vurarak ayağa kalktı: - Siz kefilseniz mesele yok doktor hanım, hemen işe başlasın o halde. Önceki kapıcı bugün boşalttı daireyi. Hemen yarın bir badana boya yaptıralım oraya. Sonra birden aklına gelmiş gibi döndü: - Yalnız bir problem var, kalorifer meselesi. Kaloriferi yakmayı öğrenmesi lazım Neriman kızımızın. Bence kursa gitse iyi olur. O işi ben hallederim. On beş günlük kurslar veriyorlar. Elif elini kaldırdı: - Merak etmeyin onu da halleder. Siz kursa yazdırın. Neriman'ın yüreği, heyecandan kuş gibi çarpıyordu. İçi içine sığmıyordu. Birkaç ayrıntıyı da konuştuktan sonra Tahir Bey genç kadına döndü: - Bana nüfus kağıdını, birkaç resim, ilkokul diplomanı falan getir kısım. Sigortaya girişini yapalım. Neriman ne diyeceğini bilemedi. Sosyal güvencesinin de olacağını öğrenince keyfine kimse dokunamazdı artık. Vedalaşıp dışarı çıktıkları zaman Elif'in ellerine sarılmak istedi: - Abla ben bu iyiliğinizi nasıl öderim, çocuklarım adına minnettarım size. Elif gülümseyerek başını okşadı onun: - Deli olma Neriman! Ben ne yaptım ki... Haydi oyalanmayıp dönelim eve, yemeğe beklerler şimdi. Doktor hanımın küçük arabasına binip yola koyuldular. Melahat Hanımlar olanları öğrenince âdeta bayram yaptılar. Neriman'ın kurs saatlerinde Melahat Hanım ikizlere bakmaya talip oldu. Zaten on beş gün sürecekti. İdare edilirdi. O gece Elif geç vakte kadar kaldı annesinin evinde. Neden sonra ayaklandı: - Ben gideyim artık, yarın sabah erkenden hastanede olmam lazım. Heyet toplantısı var. Haydi Neriman, sen Tahir Beyin söylediklerini hazırla, babamla beraber götürürsün. Beni bekleme. Sanıyorum yarın da yerleşirsin yeni evine. Hayırlı olsun. O gece Neriman sevinçten hiç uyumadı. Disiplinle ve çok çalışmaya karar verdi. Eline geçen bulunmaz bir fırsattı ve bunu iyi değerlendirecekti. Kendine ait bir yuvası olacaktı her şeyden önce. Bundan sonra çocukları için yaşayacak, Allah'ın izniyle onları en iyi şekilde yetiştirecekti. Bütün bu düşünceleri arasına ufak hayaller de sıkıştırmıştı. Biraz para biriktirmeyi, kızlarının geleceği için yatırım yapmayı hayal ediyordu. Onların, Elif gibi birer doktor olmasını arzu ediyordu. Beyaz önlükler içinde hayal etti yavrularını. Şimdiden gururlanıyordu. O gece kalkıp defalarca seyretti bebeklerini. Öyle temiz, öyle masum bir şekilde uyuyorlardı ki. Sabah ezanı okunurken hâlâ daha uyumamıştı Neriman. "İnsan sevinçten şaşkına dönebiliyormuş demek ki!" diye düşündü. Hayatında ilk defa yoğun bir sevinci yaşıyordu. Gerçekten mutlu olmanın, huzurlu olmanın ne demek olduğunu öğreniyordu... > DEVAMI YARIN