"Geçici duyguların esiri olduk anne!"

A -
A +

Oktay bey ve Zuhal Hanımın yardımıyla dükkana yakın küçük bir yer kiraladılar Esra ve annesi için. Oktay Bey bu evin kirasını üstlendi. Birkaç parça eşya ile döşediler. Necile Hanım artık konuşuyor, tekerlekli sandalyede de olsa kendi işini yapabiliyordu. Düz ayak bir evdi tuttukları yer. Bu sebeple kapının önüne çıkıp oradan gelene geçene bakabiliyordu yaşlı kadın. Kocasının ve oğlunun ölümünü öğrenmişti. Çok ağlamıştı. Günlerce gözyaşı dökmüştü. İki acıyı birden yaşamak ağır gelmişti Necile Hanıma. Ama kızına kavuşmuş olmak bile az da olsa tesellisi olmuştu. Esra, başından geçenleri, hayal ettiği gibi başını annesinin göğsüne yaslayarak anlatmıştı. Necile Hanım kızını dinlemiş, elleriyle saçlarını okşayarak destek olmuştu... O akşam Esra eve gelir gelmez mutfağa girmişti. Biraz alış veriş yapmıştı gelirken. Necile Hanım tekerlekli sandalyede de olsa bebeğe bakabiliyordu. Esra fırsat buldukça aralarda koşarak eve geliyor, onları kontrol ediyordu. Biraz bu sıkıntıları yaşamak zorundaydılar. Genç kadın çalışmak zorundaydı çünkü. Mutfaktan elleri ıslak bir şekilde çıktı: - Annem, salataya sirke mi koyayım, limon mu? Necile hanım gülümsedi: - Sen ne istersen yavrum... Ben hepsini yerim. Gülümsedi Esra sevgiyle: - Hep böyle söylersin zaten... Senin hiç isteğin olmaz... Akşam yemeğini neşe içinde yediler. Artık yaşadıkları acıları hazmetmesini bilmişler, yüreklerinin en önemli köşesine o acıları saklamışlardı. Dilâra artık iyice serpilmiş, etrafını tanımaya başlamıştı. Esra yapmak istediklerini anlatıyordu annesine. Yemekten sonra oturuyorlar, geleceğe ilişkin planlar kuruyorlardı. Esra içini çekti: - Eğer bir fırsatını bulursam okuluma devam edeceğim anne. Gidip konuşacağım idareyle.. Necile Hanım başını okşadı kızının: - Nasıl istersen yavrum. Bak bir yavrun var. Onu en iyi şekilde yetiştirmek için senin sağlam olman gerekir. Esra başını salladı: - Kızımın hatalar yapmasına izin vermeyeceğim anne. Biliyorum sen de vermedin hiçbir zaman bizim hata yapmamıza ama sizin iyi niyetinizi kötüye kullanan biz olduk. Rahmetli ağabeyim de ben de sizin değerinizi anlayamadık. Babacığımın fedakarlıklarını göz ardı ettik hep. İçinde bulunduğumuz yalan ve geçici duyguların esiri olduk. Çok ağır ödedik bedelini anne. Çok ağır ödedik. Hepimiz birden ödedik. Necile Hanım içini çekti. Göz pınarlarından iki damla yaş süzüldü. Esra dalmıştı. Duygulanmıştı: - Babam bizi affeder mi anne? Necile Hanım gülümsedi: - O büyük bir adamdı kızım. Evlatlarını çok severdi. Gözlerinden akan yaşları parmak uçlarıyla sildi yavaşça: - Sen onlara Fatihalar gönder... Biz iyi olursak onların ruhu şâd olur, onlar da mutlu olurlar kızım... -SON-

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.