"Geçmişimi asla inkâr edemem!"

A -
A +

Betül yeşil gözleriyle merak içinde karşısında heyecanlı ve tedirgin bir tavırla oturan genç adamı izliyordu. Faruk oldukça gergin görünüyordu. Rengi sapsarıydı. Betül'ü evinden aldıktan sonra hiç konuşmadan deniz kenarında bir restorana getirmişti. Tenha bir bölümdeki masalardan birine yerleşmişler, aperatif bir şeyler ısmarlamışlardı. Faruk'un oldukça sıkıntılı oluşu yüzünden Betül sabırla onun konuşmaya başlamasını bekliyordu. Sonunda genç adam derin bir nefes alarak kısık bir sesle anlatmaya başladı: - Şimdi anlatacaklarımı nasıl karşılayacağını bilmiyorum Betül. Ama bu benim geçmişim ve ben geçmişimi asla inkâr edemem. Seni tanımadan önce hayatımda bir kız vardı. Bu kız ne benim sosyal statüme, ne aileme, ne kariyerime asla uyabilecek biri değildi. Onun güzelliğine kapılmıştım sadece. İlişkimiz bir müddet sürdü. Kimsesiz bir kızdı. Annesini ve babasını kaybetmiş, kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, kendi halinde, sıradan bir kız işte. Bir kuaförde çalışıyordu. Tabii bu ilişkiye ilk önce ailem karşı çıktı. Annem duyduğu zaman âdeta isyan etti. Bu birlikteliğin bir sonunun asla olamayacağını söyledi. Onun söylediklerini düşündükçe ne kadar haklı olduğunu ben de anlamaya başladım... Yutkundu sözlerinin burasında. Bir yudum su içti. Tekrar devam etti anlatmaya: - Önce bu işi hızlandırmak, aileme de kabul ettirmek niyetiyle dinî nikah bile yaptırdım. Onunla hep beraberiz dedim onlara. Ancak, sonunda bu ilişkiyi bitirmeye karar verdim. Bunları yaparken karşımdaki insanla bir empati kurabilmek asla aklıma gelmedi. Bencilce bir düşünce işte. Benim konumumdaki bir insandan bu gibi ilişkilerde çok şey hayal edilir. Çok şey beklenir. Bu kız da mutlaka çok şey bekledi. Ama ilişkiye başlarken de bitirirken de işin bu tarafını hiç düşünmedim. Bir gün buluştuk kendisiyle ve artık bu beraberliğin devam edemeyeceğini söyleyerek ayrılma kararında olduğumu ilettim. Hiçbir şey söylemedi. Bana mutluluklar dileyerek çekip gitti. Ama buluştuğumuz zaman benimle konuşmak istediği şeyler olduğunu söylemişti. Bense onu dinlemeden kararımı açıklamıştım. Tabii, tahmin edersin ki hiçbir şey konuşmadan çıkıp gitti hayatımdan. Betül gözlerini kısmış dikkatle, hiçbir kelimesini kaçırmadan dinliyordu Faruk'u. Genç adam devam etti: - Dün sabah bir telefon aldım. Tanımadığım genç bir bayandan. Benimle konuşmak istediğini, Nihal'in en yakın arkadaşı olduğunu söylüyordu. Merak ettim. Zaten Nihal'in bu ayrılık kararından sonra ne olduğu hakkında kuşkularım ve merakım vardı. Bu genç bayanla buluştuk. Betül dudaklarını ısırdı. Hiç müdahale etmeden sessizce bekliyordu bu hikayenin sonundan ne çıkacağını. - Adı Aysel'di. Gerçekten ismini Nihal'den çok duymuştum. Şirin bir kız... Bana onun hakkında korkunç bir gerçek söyledi. Nihal İstanbul'u terk etmiş. İşinden ayrılmış ve nereye gittiğini kimseye söylemeden izini kaybettirmiş. Bunun nedeni de... Durakladı. Ağlamaklıydı. Öylesine çaresiz bir görünümü vardı ki Betül endişelendi: - Neymiş Faruk? Faruk bitkin bir şekilde fısıldadı: - Hamileymiş Betül. Benim çocuğuma hamile! Betül yüreğinden kopup gelen çığlığı bastırmak istercesine eliyle ağzını kapattı. Gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Dehşet içinde karşısındaki şaşkın, çaresiz adama baka kalmıştı!.. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.