Pelin dehşet içindeydi. Gözleri fal taşı gibi açılmış, bunca yıldır baba dediği insanın itiraflarını dinliyordu. Yutkundu güçlükle: - İnanamıyorum, siz Alev Hanımla evli miydiniz baba? Turgay başını salladı: - Evliydik kızım. Kötü bir tecrübeydi. Benim yanlışım çok oldu. Kadıncağız haklıydı belki, ben ifade edemedim kendimi. Geçmiş zaman, yıllar geçti üzerinden. Ama terk edilmek kolay tamir olan bir yara değil yavrum. Kimse yaşasın istemem. Hele değer verdiğin biri tarafından terk ediliyorsan bu daha da fazla ağır gelir insana. Ben hiçbir zaman Serdar Beye kötü bir insan demedim. Benim onunla bir problemim yok ama düşün kızım. Bu birliktelik resmiyet kazanırsa ben Alev Hanımla dünür olacağım. İster istemez bir araya geleceğiz. Nikâhınızda, evinizde... Nasıl olacak yavrum? Pelin dudaklarını ısırdı: - Haklısın baba... Olacak şey değil. Turgay içini çekti: - Büyüklerin hatalarının bedellerini evlatlar ödüyor nedense... Sana ağır bir bedel ödetiyorum kızım ama... Pelin yerinden kalktı ve Turgay'ın yanına oturdu: - Üzülme baba... Turgay rahatlamıştı. Dudakları titriyordu konuşurken. Pelin onu ilk defa bu kadar aciz ve çaresiz görüyordu. Şaşkınlığının bir sebebi de buydu. Turgay derin bir soluk aldı: - Biliyorum ki beni anlıyorsun yavrum. O delikanlının da bir suçu yok. Ne çare ki ben kabul etsem Alev Hanım kabul etmez bunu. Bu yüzden de ona kızamazsın. Pelin başını salladı. Onun da gözlerinden inci taneleri gibi damlalar süzülüyordu. Baba-kız bir süre ağlaştılar. Neden sonra Pelin toparlandı: - Haydi baba, toplayalım kendimizi artık. Hayatımızı eskiden olduğu gibi güzelleştirelim. Ovabükü'ne gidelim. Pansiyonu temizleyelim. Öyle bırakamayız orayı. Turgay sevgiyle baktı Pelin'e. Başını salladı gülümseyerek: - Bırakamayız ya kızım. Bir hafta sonra sen okula gideceksin. O zaman tek başıma ben beceremem... Pelin hemen hazırlandı. Kamyonete binip pansiyona geldikleri zaman öğle olmuştu zaten. Hemen işe giriştiler. Pelin odaları temizledi. Turgay hesapları toparladı, mutfağı temizledi. Akşama doğru iyice kolaylamışlardı işleri. Bir veya iki günlük iş kalmıştı. İkisi de yorgunluktan bitkindi. Pelin yüreğindeki acıyı belli etmemeye gayret ediyordu... > DEVAMI YARIN